Kaza nedeniyle tibia kırığı ve dalağın tamamı ile karaciğerin bir bölümünün alınana davacının kaza sonucunda vücut fonksiyonlarında % 26,2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğu anlaşıldığından, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen yaralanan davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde (12.500,00 TL .den) daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Ülkemizde zarar hesapları, hakimler tarafından yapılamadığından, bu hesapların işin niteliği gereği bilirkişi aracılığı ile yapılmasında ülke gerçekleri bakımından zaruret bulunmadığı, hüküm tarihinin önceden bilinememesi nedeniyle bilirkişinin hüküm tarihi itibariyle iratları sermayeleştirilmesinin de mümkün olmadığı, yurt sathında uygulamada birlik sağlamak için gerek ölümler nedeniyle destek kaybı zararının, gerekse beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zararın da bilinen son gelir nazara alınıp her yıl % 10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmasının gerekeceği, bu yöntemle belirlenecek tazminat miktarına da, olayın haksız fiilden kaynaklandığı gözetilerek olay tarihinden itibaren faiz uygulanmasının icabedeceği-
Rücuen tazminat istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan desteğin ölümü nedeniyle manevi tazminat istemi-
Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda, mahkemece taraflara yüklenen kusurlu davranışların yanında, davalı-karşı davacı kadının ''sen erkek misin, benim için dışarıda çok erkek var'' diyerek eşini aşağıladığı, tanığa ''eşinin iktidarsız olduğunu'' söylediği anlaşıldığından, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği gözetilmeden, davacı-karşı davalı erkeğe daha fazla kusur izafe edilmesi ve buna bağlı olarak kadının maddi manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davaya konu haberde, ilçe kaymakamı olan davalının tarafsız davranmadığı ve partizanca tavırlar sergilediği, halkı ve iş sahiplerini azarlayarak küfür ettiği açıkça yer aldığı, davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığına ilişkin gerekçe dosya kapsamına uygun düşmediği, dava konusu ifadelerin dava dışı kişi veya kişilerce söylenmiş olması basının hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davalı taraf, ileri sürülen ve haber yapılan yönlerin doğruluğu bakımından bir kanıt getirmediği, hukuka aykırılığın mevcut olduğunun kabulü gerektiği, davalıları tazminat ile sorumlu tutulması gerektiği-
Hakimin, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alması gerektiği- Müteselsilen sorumlu olanlar aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi aynı olan davalılar yararına tek avukatlık ücreti takdir edileceği-
Doğmuş bir haktan feragat edildikten sonra bu hakkın tekrar talep edilemeyeceği-
Ceza mahkemesinin, maddi olayı tesbit eden kararının BK. 53 (şimdi; TBK. mad. 74) uyarınca hukuk hakimi de bağlayacağı, hukuk hakiminin artık, aksız eylemin hukuka aykırılık öğesinin gerçekleşip gerçekleşmediğini tartışamayacağı–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.