İİK.nun 45.maddesinin, asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmayacağı, alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının anlaşılması ve bunun belirgin olması durumunda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile haciz yolu ile takip yapılmasında usulsüzlüğün bulunmadığı,kredi sözleşmesinin müteselsil kefilleri kendi kefaletlerinin teminatı olarak ipotek vermişler ise haklarında öncelikle İİK.nun 45.maddesinde öngörülen rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması zorunluluğunun olduğu-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde; limitin aşıldığı yönündeki şikayetler dışında tüm şikayetlerin, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında olup yasal yedi günlük süreye tâbi olduğu-
İpotek aktinin niteliği (üst sınır ipoteği) gözönüne alındığında limitin aşıldığı yönündeki şikayetlerin süreye tabi olmadığı-
Alacaklı banka tarafından şikayetçi ipotekli taşınmaz malikleri ve dava dışı asıl borçlu şirket hakkında genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi krediler, Business kredi kartı riskinden kaynaklanan alacak ve açık olan teminat mektuplarından dolayı sorumlu olunan tutarın tahsili amacıyla limit ipoteğine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığı, asıl borçlu ile birlikte şikayetçi ipotekli taşınmaz maliklerine gönderilen ve taraflarca itiraz edilmeyen ........ Noterliği'nin hesap kat ihtarnamesinin ilk sayfasında ödenmeyen nakdi kredi taksitlerinin ve faizlerinin, ikinci sayfasında ise Business Kart alacağı ile teminat mektuplarına ilişkin gayri nakit kredi alacağı kalemlerinin yer aldığı görülmekte olup bu durumda ipoteğin teminat altına aldığı bu alacak kalemleri yönünden şikayetçi borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılmasında bir engelin olmadığı- Genel kredi sözleşmesinin borçlusunun ............... Tavukçuluk Gıda ve Yem San. Tic. A.Ş. olduğu, şikayetçilerin ipotekli taşınmazların maliki oldukları, borçlu şirket ile alacaklı banka arasındaki genel kredi sözleşmesi, teminat mektuplarına ilişkin gayri nakit kredi ve kredi kartı borcunun kaynağı hakkında ticari iş karinesinin olduğu, bunun aksinin ispat edilemediği, bu nedenle tüketici kredisinden de söz edilemeyeceğinden icra emri çıkartılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Üst sınır ipoteğinde, alacaklının kredi borcundan doğan ve ipotek limitini aşan alacak kısmını genel haciz yolu ile yapacağı ayrı bir takiple isteyebileceği, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipteki sorumluluğun ipoteklerin limiti ile sınırlı olacağı-
"İpotek belgesinde yer alan kefaletle ilgili kaydın geçerli olmadığı" ileri sürülerek, ihtiyati haciz kararına itiraz edilemeyeceği–
İpotek akit tablosundaki 'fekki bildirilinceye kadar süre ile geçerli' açıklamasının 'muacceliyet koşulu' olmayıp, 'ipoteğin süresiz olduğunu' gösterdiği- Kural olarak 'alacağın muacceliyetinin bir ihbarın yapılmasına bağlı olduğu durumlarda' alacaklının hem asıl borçluya hem de borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine, muacceliyet ihbarında bulunmadan icra takibi yapamayacağı-
Alacağın ipotek kapsamında kalıp kalmadığına ilişkin iddianın esasa ilişkin olmayıp şikayet mahiyetinde olduğu, bu nedenle İcra ve İflas Kanunu'nun 142/son maddesi uyarınca İcra Hukuk Mahkemesinde incelenmesi gerekeceği, bu nedenle mahkemece HMK'nın 114/1-c maddesi hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin anılan 115/2. madde hükmü uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpotek alacağa bağlı bir hak olduğundan, tarafların alacağı ipotekle teminat altına alma konusunda anlaşmaları ve bu yöndeki iradelerini resmî şekilde işlem yaparak yerine getirmeleri gerektiği- Ortada, davacının dava dışı babasının veya babasının kurucu ortağı olduğu şirketin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davalı lehine dava konusu taşınmaza ipotek tesis edildiğine dair resmî şekilde düzenlenmiş ipotek akdi bulunmayıp aksine, davacının davalıdan aldığı borcun teminatı olarak ipotek tesis edilmiş olduğu, davalının da davacıdan alacaklı olmadığının kendi beyanı ile sabit olduğu anlaşıldığından, davacı ile davalı arasında davaya konu ipoteğe temel teşkil eden borç ilişkisinin mevcut olmadığı ve davacının davalıya borcu bulunmadığı anlaşıldığından davacının ipoteğin kaldırılması ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi yönündeki talebinin yerinde olduğu- Davacı vekilinin, "davalının davacının iradesine aykırı olarak ve davalı ile birlikte hareket ederek davacıya ait taşınmazda davaya konu ipoteği davacı adına vekâleten tesis ettiğini, tesis edilen bu ipoteğin dayanaksız ve temel ilişki yokluğu nedeniyle yolsuz olduğunu" ileri sürerek "ipoteğin terkini, borçlu olmadığının tespiti" taleplerinin yanında "tazminat isteği" de bulunduğu gözetildiğinde, eldeki davada taşınmazlara ipotek tesis etmeye dair vekil tayin edilen davalıya husumet yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Davanın, İcra ve İflâs Kanunu'nun 142. maddelerine dayalı olarak sıra cetvelindeki davalı alacağının esası ve miktarına itiraza ilişkin olduğu, İcra Müdürlüğü'nün 09.09.2011 tarihli işlemi ile satış bedelinin davalının dosya alacağına yetmediği, tüm paranın rüçhanlı ipotek alacaklısı olan davalıya ödenmesi gerektiğinden bahisle, takdiyat listesinde görünen diğer alacaklıların alacaklarının açıkta bırakılmasına karar verildiği, icra müdürlüğünün bu kararının, hukuki anlamda sıra cetveli niteliğinde olduğu, mahkemece, iddia ve savunma kapsamında inceleme yapılması için esasa girilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.