Mahkemece usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulduğu anlaşıldığından, mahkemece; dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalıya usulüne uygun tebliği yapılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra, işin esası ile ilgili inceleme ve araştırma yapılarak, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, davalıya savunma hakkı ve duruşmalara katılma imkanı tanınmadan, 6100 sayılı HMK’nın 27.maddesine aykırı olarak, hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına imkan verilmeden, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
TMK'nun 617.maddesinde düzenlenen mirasın reddinin iptali davasının, borçlu mirasçının mirası reddettiği günden itibaren altı aylık süre içinde açılması gerekeceği-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; prim alacakları yönünden zamanaşımı süresi ve başlangıcının primlerin ait oldukları (muaccel oldukları) dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında mı yoksa 5510 sayılı Kanun’un 93/2. maddesi uyarınca mı değerlendirilmesi gerektiği-
Markadan doğan hakkın ihlal edildiği iddiasıyla, tecavüzün tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemleri-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa; satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, kötüniyet iddiasının davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi; mahkemece kendiliğinden de nazara alınması gerekip, bu gibi halde; savunmanın genişletilmesinin söz konusu olmadığı, eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerektiği-
Alacaklı banka ile borçlu şirket arasında akdedilen kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil olan şirketin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı için tesis edilmiş ipotekle ilgili, ipotek akit tablosunda yer almayan ve İİK. 149. maddesi anlamında borçlu olmayan şirket hakkında ipotekli takip yapılamayacağı, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle alacaklı tarafından bu şirket hakkında sadece genel haciz yoluyla takip yapılabileceği, borçlu şirket hakkındaki takibin iptali gerekeceği-Borçlu tarafın eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından, alacaklı tarafça talepte bulunulduğu takdirde mahkemece, takibin asıl borçlu şirkete yöneltilmesi için alacaklıya kesin süre verilmesi, verilen süre içinde alacaklı tarafından ek takip talebi düzenlenerek takibin asıl borçluya yöneltilmesi (icra emri gönderilmesi); verilen kesin sürede takibin asıl borçluya yöneltilmemesi halinde ise takibin iptali yönünde karar verilmesi gerektiği-
TMK'nın 676. maddesi uyarınca mirasçılar arasında yapılan miras taksiminin yazılı olması zorunlu olduğu, somut olayda, yazılı bir miras taksim sözleşmesi yapılmış olmadığı, tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, vekâlet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle temliklerin yapıldığı da açık olduğundan, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Tapu iptal ve tescil davalarının taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün olduğu - Bu tür davalarda, dava değerinin ve buna bağlı olarak alınacak harcın iptali ve tescil davasına konu taşınmazın değerinden ibaret olacağı - Ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, binaların bedelinin ise dava tarihine göre mahkemece yapılacak keşifle refakate alınacak 1 gayrimenkul değerlendirme uzmanı, 1 inşaat müh. ve 1 mali müşavir (yada serbest muhasebeci) bilirkişiden rapor alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği - Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda zamanaşımının on yıl olduğu, fakat satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye, yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı-
5846 sayılı SK'dan kaynaklanan bir hak veya tescilli bir sınai hakkın uyuşmazlık konusu yapılmadığı, dolayısıyla Franchise sözleşmesinden doğan uyuşmazlığın genel hükümler dairesince genel mahkemelerce çözüleceği-
Taraflar arasında akdedilen ticari kredi sözleşmesi nedeniyle kredi kullandırım komisyonu, istihbarat ücreti altında yapılan kesintilerin iadesi istemi-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.