Davanın, patent ve faydalı model haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olduğu- 551 sayılı KHK'nın 85 inci maddesinde patent bölünmeksizin birden çok kişiye ait olması durumunda hak üzerindeki ortaklığın taraflar arasında anlaşma bulunması durumunda aralarındaki anlaşmaya; böyle bir anlaşmanın bulunmaması durumunda ise 4721 sayılı Kanun'daki müşterek mülkiyetine ilişkin hükümlere göre belirleneceği, patent hakkı sahiplerinden birinin, diğer hak sahiplerine bildirimde bulunduktan sonra buluşu kullanabileceği, patent buluşunun üçüncü kişiler tarafından kullanılması veya lisans verilmesi halinde ise hak sahiplerinin tamamının karar vermesiyle mümkün olacağı şeklinde düzenlendiği- Mahkemece, davacının, dava dışı ... ve ...'in patent ve faydalı modele müşterek malik oldukları, ... ve ...'in davalı şirketin ortakları ve yetkilileri oldukları, şirketin başka ortağının bulunmadığı, davalı şirket ortaklarının müşterek malik olmaları nedeniyle patent ve faydalı modelleri kullanma hakkına sahip oldukları, bu nedenle ... ve ...'in müşterek malik oldukları patent ve faydalı modelleri ortağı ve yetkilisi oldukları şirket vasıtasıyla kullanmalarının patent ve faydalı modellere tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği- Ancak; 4721 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi uyarınca tüzel kişiliğin, kendisini oluşturan şirket ortaklarından bağımsız, ayrı kişiliği bulunduğundan uyuşmazlığa konu patent ve faydalı modelleri kullanabilmesi için 551 sayılı KHK'nın 85 inci maddesinin son fıkrası uyarınca tüm hak sahiplerinin kararı gerekeceği- Davalı şirketin ortaklarının patentin ve faydalı modelin müşterek hak sahiplerinin ikisinden oluşması 551 sayılı KHK'nın 85 inci maddesinin son fıkrasının uygulanmamasını gerektirmeyeceği- Bu durumda, Mahkemece, patent ve faydalı model haklarına ilişkin olarak müşterek malik olan davacı ile dava dışı şirket ortaklarının üçüncü kişi konumundaki davalı şirkete kullanıma ilişkin verdikleri kararın olup olmadığının dosyadaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilmek suretiyle belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının beyanlarıyla yetinilmeyip davacının iddialarının araştırılması gerekeceği - manevi tazminatın koşullarının nasıl oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilemeyeceği-
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerektiğinden davacının kaza tarihi ve sonrasındaki tüm tedavi evrakları da eklenerek, davacıya ait dosyada mevcut raporlar da irdelenmek suretiyle , kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine uygun şekilde, rapor alınıp, sonucuna göre,temyiz eden davalı lehine usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinin bozmayı gerektirdiği- Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olduğundan davacı yararına hükmedilecek vekalet ücreti için hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi ve sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişkin itiraz başvurusunun reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemi-
2. HD. 02.05.2018 T. E: 2016/17826, K: 5673-
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya sebep olan olaylarda birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ve tehditte bulunan, fiziki şiddet uygulayan tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri gerektiğinden, davacı-davalı kocanın daha ağır kusurlu kabul edilmesinin doğru olmadığı ve eşit kusur durumunda tazminatlara karar verilemeyeceği ve bu sebeple de, bu konudaki taleplerin reddi yerine, davalı-davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmayıp bozmayı gerektireceği-
2. HD. 19.11.2024 T. E: 395, K: 8780
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak yoksulluk nafakasına takdir edileceği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası az olduğundan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerektiği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatlar az olduğundan, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak maddi tazminat takdir edileceği-
Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı
Görülmekte olan sorumluluk davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de sorumluluk davasının kararı için güçlü delil oluşturacağı- yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olmasının zorunlu olduğu- Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunmasının gerektiği- Hükümde çelişki ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar yazılmasının doğru görülmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.