Lehine belirli mal vasiyet edilen kişiye mirasçılık belgesi verilemeyeceği-
Mirasçılık belgesinin verilmesi davalarında kesin yetki kuralı olmadığı, bu belgelerin mirasbırakanın yerleşim yeri ya da nüfusa kayıtlı olduğu yer gözetilmeksizin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Adli Yargı Teşkilatı bulunan tüm adliyelerden her zaman alınabileceği ve aksinin her zaman ispat edilebileceği-
Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği-
Anayasa’nın yürürlüğünün durdurulması kararının verildiği 17.03.2011 tarihinden önce açılmış bulunan davalar bakımından maliki 20 yıl önce ölmüş ve o tarihten dava tarihine veya kayıt maliki adına bulunan tapu kaydının intikal gördüğü tarihe kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür davalar bakımından kazanılmış (müktesep) hakkın kabulünün gerekeceği, uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kaydın hukuken bir değer taşımayacağı ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği-
Atanmış mirasçı, murisin mirasçı bırakmadan ölmesi nedeniyle TMK. mad. 501 uyarınca Hazine'nin mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesinin iptalini isteyemeyeceğinden, mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu; ancak daha önce alınan Hazine'nin mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesinin iptali istemi, terekeden hak istenemeyeceğinin tespitini de kapsadığından davacıya atanmış mirasçı olduğuna ilişkin bir belge verilmesi gerektiği-
Ortaklığın giderilmesi isteği-
Dağ, tepe, kayalık vb. gibi yerlerin “tarım elverişli bölümleri”nin (imar-ihya yoluyla üretime elverişli hale getirilen kısımlarının) zamana-şımı yoluyla mülk edinilebilecekleri-
Verasetin iptali davası herhangi bir zaman aşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmadığından her zaman açılması da mümkün olduğundan, somut olayda asıl olan kamulaştırmasız el koyma bedelinin gerçek hak sahip ya da sahiplerine verilmesi gerekeceği-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle tahliye istemi-
HMK. mad. 382/2-c 6. bend uyarınca, sulh hukuk mahkemelerinin sadece veraset belgesinin verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevli olduğu, veraset belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen veraset belgesinin iptali davalarının sulh hukuk mahkemesinde bakılamayacağı ve bu mahkemelerin görevli olamayacağı, kaldı ki, veraset belgesinin iptali davaları hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargı haline geldiği, bu durum karşısında HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan dava dosyası bakımından görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.