Davaya konu taşınmazın paydaşları arasında küçük bulunması halinde velayet hakkına sahip olan anne ve babaları onları temsile yetkili olduğundan paydaşlığın giderilmesi davalarında onların hasım gösterileceği, veli sıfatıyla hareket eden anne ve babanın hakimden izin almasının gerekmeyeceği, ancak velinin menfaati ile küçüğün menfaati çatışmakta veya bu kişilerin bir engeli olması durumunda Medeni Kanun'un 376. maddesine göre sulh hukuk mahkemesi tarafından tayin edilen kayyım vasıtasıyla davaya devam olunacağı-
Sözleşme ile kabul edilen mal ortaklığı rejiminin, eşlerden birinin ölümüyle değil, yeni yasadaki yasal rejime dönüşmüş olması sebebiyle sona ereceği-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarının, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olduğu-
Kiralayanların birden fazla olması durumunda, aralarında “zorunlu dava arkadaşlığı” bulunduğundan hepsinin birlikte tahliye istemli takip açmaları ve icra mahkemesinden birlikte “tahliye” istemeleri gerekeceği-
İlanen tebligatın geçerli olması için muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi öncelikle araştırılması gerektiği-
Davanın, tapusuz taşınmazlara elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu, davacının akidi olduğunu ileri sürdüğü kişinin, asıl malik ile irsi bağlantısını belirleyen mirasçılık belgesinin mevcut olmadığı, mirasçıların payları üzerinde tasarruf yetkisi kazanabilmesi için, öncelikle mirasın taksim sözleşmesini imzalayanlarla muris arasındaki irs bağının kesinleşmiş olmasının gerekeceği-
8. HD. 19.03.2019 T. E: 2017/3170, K: 2918-
Mülkiyetin tespitine ilişkin kararda belirtilen muhdesatın değeri usulünce bilirkişiye hesaplattırılarak, taşınmazın toplam değerine göre yüzde oranının belirlenip, satış parasından muhdesat sahibi paydaşlara bu oranda ve arta kalanın da tüm paydaşlara mirasçılık belgesindeki payları oranında dağıtılmasının gerekeceği-
Davacıların payına isabet eden değer üzerinden davalının sorumlu olduğu miktar belirlenerek, bu miktar üzerinden, davalı taraf aleyhine yargılama gideri, harç ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının isabetli olmadığı- Davalı tarafından açılmış tespit davası ya da muhdesatın aidiyetine yönelik bir dava bulunmadığı halde, sadece davalı tarafın dosyadaki savunması ve toplanan deliller doğrultusunda sanki bir tespit davası var gibi kabul edilerek tapu iptali ve tescil kararı ile birlikte taşınmaz üzerindeki ağaçlara yönelik davalıya aidiyatıyla ilgili beyanlar hanesine şerh verilmesinin doğru olmadığı-
Davalının delil olarak dayandığı nüfus teskeresi ve .......... Sulh Hukuk Mahkemesinin ............. sayılı mirasçılık belgesine göre, davalının kayıt maliki olduğunu iddia ettiği şahsın 1323 yılında öldüğü, taşınmaz kayıt maliki tarafından 1338 ve 1339 (hicri takvime göre) tarihlerinde tapuda bizzat yapılan pay satış işlemleri ve işlem dosyalarına sunduğu 09.02.1323 tarihli nüfus tezkerelerindeki bilgiler dikkate alındığında ise, davalının bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde olmadığı- Mirasbırakan S.’ın, 18.03.1924 (1340) tarihinde ölümü ile geriye tek mirasçısı eşinin kaldığı, mirasbırakan 743 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlük tarihinden önce ölmüş olup mirasçılık belgesi mülkte (emlakte) Feraiz hükümlerinin, arazide ise 21.02.1328 (1912) tarihli İkinci Tevsii İntikal Nizamnamesi hükümlerinin uygulanması, mirasçılardan 743 sayılı Medeni Kanun ve 4271 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğünden sonra ölenler olduğu taktirde, mülk ve arazi ayırt edilmeksizin ilgili Medeni Kanun hükümlerinin uygulanması bu suretle mirasçıların ve paylarının belirlenmesi gerekeceği- 21.02.1328 tarihli İkinci Tevsii İntikal Kanunu'nun 7. maddesine göre, birinci ve ikinci derecedeki miras sahiplerinden veya büyük baba veya büyük analardan hiçbiri bulunmazsa karı veya koca arazide, mirasın tamamına hak kazanacağından mahkemece araziye ilişkin belirlenen mirasçılar ve miras payları isabetli ise de emlakte feraiz hükümlerine göre belirlenen mirasçılar ve miras paylarının doğru olmadığı, emlakte feraiz hükümlerine göre, mirasçılardan sadece mirasbırakanın karısı kalmış ise, sağ kalan karının mirasın 1/4’ünü alacağı, kalanının ise Hazine'ye ait olacağı, ancak mahkemece emlakte feraiz hükümlerine göre Hazine’nin mirasçılığı ve miras payı dikkate alınmaksızın tüm pay ........ mirasçısı olan davacılara verilmesinin yerinde olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.