5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31 ve devam eden maddelerine göre, kimlerin ölüm bildiriminde bulunabilecekleri, ölüm kaydının hangi hallerde nüfus kütüklerine işleneceği açıklandıktan sonra 33. maddesinde ölmüş olduğu halde aile kütüklerinde sağ görülenlere ait ölüm tutanaklarının, ölüm olayını gösterir belge ile başvurulması halinde Nüfus Müdürlüklerince düzenlenerek gerekli işlemin yapılacağı, herhangi bir belge ibraz edilememesi durumunda ölüm beyanının doğruluğunun Nüfus Müdürlüklerince araştırıldıktan sonra düzenlenecek ölüm tutanağının mülki idare amirinin emri ile işleme konulacağı, bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmeliğin 69'uncu maddesinin 3'üncü bendinde de ölüm bildirimi sırasında herhangi bir belge verilemediği takdirde; ölünün hısımlarının ve ölüm olayını bilenlerin kimlikleri ile yerleşim yeri adreslerinin tespit edileceği, bu belgelerin mülkî idare amirliği aracılığı ile güvenlik makamlarına gönderilerek kişinin ölümünün araştırılmasının isteneceği, kütüklere ilgilinin ölüm araştırmasının yapıldığı açıklamasında bulunulacağı, bu araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayının aile kütüğüne tescil edileceği, hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklamanın silineceği, 4'üncü bendinde de genel müdürlükçe, MERNİS ve adres kayıt sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılmasının, üçüncü fıkrada belirtilen usule göre Nüfus Müdürlüklerine yaptırılacağı-
Borçlu ortağın alacaklısının icra hakimliğinden İİK.nun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği- Davalı borçlunun ortak olduğu dört adet taşınmazda, icra takibindeki davacının alacağını karşılayacak şekilde taşınmazların satışına karar vermek gerekirken,bu husus üzerinden durulmadan tüm taşınmazların satışına karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Taşınmaların birinde, bir paydaş davaya dahil edilmeden, bir diğer taşınmazda paydaş olarak gözüken ile dosyaya mirasçılık belgesi sunulan kişinin aynı kişi olup olmadıkları üzerinde de durulmadan eksik inceleme ve savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmasının, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmasıının, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya bir kaçı diğer paydaşlara karşı açabileceği, davada bütün paydaşların yer almasının zorunlu olduğu- Dava konusu edilen ve satışına karar verilen taşınmazın paydaşlarından olan kimsenin adresinin tesbiti için Tapu Sicil Müdürlüğü'ne yazılan yazıya verilen cevapta adı geçenin ikamet adresinin bulunmadığının bildirildiği ve kimlik bilgileri konusunda herhangi bir bilgi verilmediği, ayrıca kolluk vasıtası ile yapılan araştırmada tapu paydaşı hakkında bir bilgiye ulaşılamadığı görüldüğünden, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereğince mahallin en büyük mal memurunun adı geçen paydaşa kayyım atanması için davacı tarafa dava açmak üzere süre verilmesi, atanan kayyım huzuruyla davaya devam olunması gerekeceği-
Ortaklığın giderilmesi isteği-
Mirasçılık belgesi istemiyle açılan davaların kural olarak hasımsız açılması gerektiği, murisin mirasçı bırakmadan öldüğünün ileri sürülmediği gözetilerek mahkemece davalı Hazine hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Mirasçılardan biri veya bir kısmı tek başına adına tescil isteyemeyeceğine ve tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci tayini yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına ve bir mirasçının taşınmaz üzerinde sürdürdüğü zilyetlik elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre miras bırakının diğer mirasçıları adına da sürdürülmüş sayılacağına göre, mahkemece, davacının annesinin mirasçılık belgesinin veya nüfus kayıt tablosunun temin edilerek, davacı dışında başka mirasçılar varsa TMK.nun 640, 701 ve 702. maddeleri uyarınca davacının tek başına dava açarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini isteyemeyeceği; başka bir anlatımla davacının, davada dava şartı olan aktif taraf sıfatı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Ortaklığın giderilmesi-
Dava konusu taşınmazlarda 111 ada 97 sayılı parselin 1/2 paylı maliki davalının bu dava açılmadan önce vefat ettiği mirasçılarının davadan haberdar olmadıklarının anlaşıldığı, bu durumda mahkemece bu taşınmazın paylı malikinin mirasçılık belgesi temin edilerek mirasçılarının davaya katılmalarını sağlanması gerekeceği-
Mirasçıların sağ olup olmadıkları ve adreslerinin resmi daire ve müesseselerinden bu arada Nüfus İdaresi, Tapu Sicil Müdürlüğü, Askerlik Şubesi ile Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla zabıta birimlerinden tetkik ve tespit edilerek, belirlenecek duruma göre davalılara usulüne uygun tebligat yapılması, belirlenememesi halinde mirasçıların ve hazinenin menfaatlerini korumak için kayyum tayiniyle taraf teşkili yapıldıktan sonra yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerekirken, mirasçılarla ilgili tahkikat yapılmadan, gazete ilanı yoluyla taraf teşkilinin sağlanmasının bozma nedeni olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.