Sahte teminat mektubu nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda mahkemece davacının olayda %25, davalı bankanın %75 oranında kusurlu bulunduğu kabul edilerek karar verilmiştir. Son bilirkişi raporunda davacı şirketin bankaya yazılı olarak müracaat etmemesi ve yazılı teyit almaması nedeniyle kusurlu olduğu, davalı bankanın da sahte teminat mektubunda iğfal kabiliyeti olsa bile bankanın BK.’ nun 101. maddesi uyarınca daha dikkatli ve özenli olması gerektiği, bu nedenle kusurlu olduğu belirtilmiştir. Görüldüğü gibi olayda her iki tarafında kusurlu olduğu, birinin kusurunun diğerinin kusurundan daha fazla olduğunu gösterir bir hal olmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; davacı-karşı davalı kadının eşinin ailesini evde istemediğinin, eşine bağırdığının, asabi davranışlar gösterdiğinin, hakaret ettiğinin, eşine fiziksel şiddet uyguladığının, davalı-karşı davacı erkeğin ise; sürekli ailesinin yanına gittiğinin, eşini ailesine karşı koruyamadığının, "Ailemin dediklerini yapmazsan boşanırım" dediğinin, eşine fiziksel şiddet uyguladığının anlaşıldığı, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi tazminata karar verilemeyeceği-
Güven sarsıcı davranışlarda bulunan erkeğin, “sevmiyorum” diyen ve birlikte yaşamdan kaçınan kadına oranla daha ağır kusurlu olduğu- Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşıldığından, kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
2. HD. 10.04.2017 T. E: 2015/26278, K: 4101-
Velayetin düzenlenmesinde asıl olanın çocukların üstün yararı ve menfaati olduğu, 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedegog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırılıp gerekirse idrak çağında olan çocuğun da velayet konusunda görüşü alınmak suretiyle velayet hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma
4. HD. 29.05.2023 T. E: 2022/1237, K: 7098
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğu-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; kocasına hakaretler eden davacıya göre, karısına şiddet uygulayan davalının daha ağır kusurlu olduğu-
Davacı-davalı kocanın davası reddedildiği halde davalı-davacı kadın yararına bu dava nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı-davalı koca lehine vekalet ücreti takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.