Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının, güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu; güven sarsıcı davranış vakıasından sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam etmesi sebebiyle kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabii olduğu, ancak davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre dahi boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın çok olduğu-
Yoksulluk nafakasına hükmedilmek suretiyle yoksulluk nafakasının miktarı yönünden çelişki yaratılmış olup gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağından, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekeceği-
Davalı kocanın yararına manevi tazminat talebine ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının bozmayı gerektireceği-
Davacı-davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; davalı-davacı kadının da kıskançlık göstererek, eşinin kendisini 70 yaşındaki yengesiyle aldattığına yönelik ithamlarda bulunduğu ve bu konuda dedikodu çıkmasına sebep olduğu anlaşıldığından eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün olmdığından davacı-davalının davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Boşanma istemli davada, hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusur bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurması, bu ilkeler gözetildiğinde davalı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı orantısız ve çok olduğundan, daha uygun miktarda tazminat takdiri gerektiği-
Boşanma
Davalı kocanın, davacı annesine fiziksel şiddet uygulayan müşterek çocuğu engellememesi, düzenli çalışmaması, birlik görevlerini yerine getirmemesi ve müşterek eve haciz gelmesine sebep olması; davacı kadının ise kusurunun olmaması, boşanmaya neden olan olaylarda davalı koca tam kusurlu olması nedeniyle, davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin kabulünün gerekeceği-
Davalının eşini başkalarıyla ilişki kurmakla suçladığı, hakaret ederek geceleyin evden kovduğu, davacının da boşanma davası açılmadan önce başkasının yanında kocası için hakaret içeren sözler sarfettiği bu olaylardan sonra evlilik birliği devam ettiğine göre, bu tanıkların beyanlarında geçen olaylardan dolayı artık davacıya kusur yüklenemeyeceği-
Boşanma
2. HD. 11.10.2021 T. E: 5329, K: 7077-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.