Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası fazla olup mahkemece hakkaniyet ilkesi (TMK. mad. 4) de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda eşine göre, davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerektiği ve hal böyleyken; mahkemece, davacının eşit kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, bu hatalı kusur belirlemesi gerekçe gösterilmek suretiyle, davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin de doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Davalının bağımsız konut açmadığı, davacının eşine "Allah belanı versin, kolun kopsun, bacağın kırılsın, boynuzlu pezevenk" şeklinde ağır hakaret ettiği, davacı daha ağır kusurlu olup TMK.mad.166/2. koşulları oluştuğundan  davacı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Katılma yoluyla temyizi ihtiva eden temyize cevap dilekçesi yasal on günlük süre geçtikten sonra verildiğinden davalı-davacının temyiz talebinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı-davacının çalıştığı, sürekli ve düzenli gelirinin bulunduğu, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından, yoksulluk nafakası isteğinin reddine karar verilmesinin gerektiği-
Karşılıklı Boşanma
Davacının eşine hakaretlerde bulunması, eşini tehdit etmesi; davalının da gayrı resmi olarak başka bir kadınla yaşaması, bu kadından çocuklarının olması, davalı kadın ve müşterek çocuk ile ilgilenmemesi, birlik görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle, evlilik birliğinin davalının ağır kusurlu davranışları sonucu temelinden sarsıldığının kabulü gerekip, kusur durumuna göre davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
2. HD. 21.06.2018 T. E: 2016/20181, K: 7858-
Davalının boşandıktan sonra boşandığı eşinin soyadını taşımasına izin verilmesine ilişkin istemi (TMK md. 173/2) boşanmanın fer'i (eki) niteliğinde olmayıp, bağımsız bir talep olup; davalı kadının bu yönde harcı yatırılmak suretiyle açılmış bir davası ya da karşı davası bulunmadığından davalının bu talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekeceği-
Davacı erkek cevaba cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu tanıklarının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği gibi bu tanıklar yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi koşulları da oluşmadığı ve davacı erkeğin açıkça vazgeçmediği bu tanıkları dinlenilmeden hüküm kurulması davacının hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlali niteliğinde olup açıklanan sebeple bu tanıklar (HMK) 240 vd. maddeleri gereğince usulüne uygun davetiye ile çağrılarak dinlenilip, deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının bir iş yerinde düzenli olarak çalıştığı, davalıdan daha fazla gelirinin bulunduğu; boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.