Henüz kusur durumu belli değilken mahkemenin ilk duruşma ara kararında kusur bilirkişi ücreti, tazminat bilirkişi ücreti ve adli tıp ücreti gibi avansları iki haftalık kesin sürede istemesinin isabetsiz olduğu, zira, kusur raporu alındığında davacının tamamen kusurlu çıkması durumunda davanın reddedebilme ihtimali varken mahkemenin kusur belirlenmeden tüm avansları talep etmesi ve sonrasında belirlenen delil avansı yatırılmadığı için davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğu-
Davalı kadının Belçika’da boşanması, orada evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabul etmesi, Türkiye’de kocanın açtığı davaya karşı çıkması, eski Medeni Kanun’un 134/2. maddesinde öngörüldüğü gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu–
Dava dilekçesiyle birlikte alınan başvurma harcının bu dilekçede yer alan bütün istemleri kapsayacağı, davacı kadının boşanma davasının fer’isi niteliğinde olmayan ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde ise bedelinin ödenmesine ilişkin talebi (davası) yönünden; davacıdan, dava değeri konusunda, hakimin davayı aydınlatma ödevi (HMK md.31) çerçevesinde açıklama istenip, açıklamaya göre nispi peşin harç tamamlattırılarak (Harçlar Kanunu md. 30-32) gösterilen deliller değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesinin gerekeceği-
2. HD. 02.05.2018 T. E: 2016/16696, K: 6076-
2. HD. 02.05.2018 T. E: 2016/17826, K: 5673-
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya sebep olan olaylarda birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ve tehditte bulunan, fiziki şiddet uygulayan tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri gerektiğinden, davacı-davalı kocanın daha ağır kusurlu kabul edilmesinin doğru olmadığı ve eşit kusur durumunda tazminatlara karar verilemeyeceği ve bu sebeple de, bu konudaki taleplerin reddi yerine, davalı-davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmayıp bozmayı gerektireceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak yoksulluk nafakasına takdir edileceği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası az olduğundan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerektiği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatlar az olduğundan, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak maddi tazminat takdir edileceği-
Davalının, başka biriyle karı-koca gibi fiilen yaşadığının anlaşılması üzerine; davalının zina eyleminin gerçekleşeceği-
Davacı-davalı tanıklarının sözlerinin bir kısmı TMK.'nın 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu için hükme esas alınamayacağı- Kusursuz eşten tazminat istenemeyeceğine göre kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.