Hatır için yolcu taşıma veya aracı kullandırmadan söz edebilmek için, ölen veya yaralananın bir menfaat karşılığı olmaksızın taşınması veya aracın kullanılması, diğer bir deyişle taşıma veya kullanmada ölen veya yaralananın menfaatinin bulunmasının gerektiği- Yakın akrabaların ve eşin taşınmasında bir menfaatten söz edilemeyeceği için hatır için taşımadan da bahsedilemeyeceği- Hâkimin, hatır taşımasında gerekçesini kararında tartışmak ve nedenlerini göstermek koşuluyla tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda olmadığı- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Tapu kaydının sahtecilik nedeniyle mahkeme kararı ile iptal edilmesi sonucu uğranılan zararın iptal edilmesi sonucu uğranılan zararın tazminine ilişkin davada- Davalı noter ile sahte vekaletnameyi kullanarak maddi menfaat sağlayan davalının müteselsilen sorumlu olduğu ile her ne kadar davacı noterde düzenlenen sahte vekaletnameye dayalı olarak satın aldığı taşınmazın yolsuz tescil nedeniyle gerçek malik adına tescil edilmesi nedeniyle zarara uğramış olup devletin sorumluluğu için kusurun varlığı ya da yokluğu önem taşımadığından hazine hakkında açılan davanın kabulünün gerektiği-
İtiraz Hakem Heyetince olay tarihinde yürürlükte olan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınarak, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Jandarma erin yolcu olarak bulunduğu, mülkiyeti ve işleteni davalı Bakanlık olan askeri aracın devrilmesi sonucu öldüğü; bunun sonucunda maddi manevi tazminat istemine ilişkin davanın adli yargı yerinde görüleceği-
Her ne kadar davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği yönündeki mahkemenin kabulü yerinde ise de, davacı vekilinin dava dilekçesinde davalının internet sitesindeki yazının yayınlanmasının ardından toplumda müvekkilinin sattığı balın sahte olduğu yönünde bir algı oluştuğunu, satışlarının büyük ölçüde düştüğünü, yıllara göre artan satış grafiği varken asılsız uyarı yazısının yayınlanması akabinde satışlarda düşme meydana geldiğini ileri sürerek müvekkilinin yıllara göre satışları incelenip davalının haksız eylemi nedeniyle uğranılan maddi zararın tam olarak tespit edildiği anda artırılmak üzere şimdilik 5.000,00 TL belirsiz maddi tazminatın tahsilini talep ettiği, değer artırım dilekçesi ile de talebini bilirkişi raporunda tespit edilen 59.935,37 TL'ye yükselttiği, her davanın açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanacağı, davacının ancak dava açıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş alacağının hüküm altına alınmasını isteyebileceği de nazara alındığında davacı, dava tarihindeki alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebileceğinden davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının olmadığı, bu durumda dava değerinin dava dilekçesinde gösterilen miktar olduğu gözetilmeden bedel artırım dilekçesine göre değerlendirme yapılmasının doğru olmadığı-
3. HD. 04.10.2018 T. E: 2016/22131, K: 9619-
İş kazası nedeniyle davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranı gördüğü tedaviler sonrası aradan geçen zaman içerisinde değişmemiş ise de 19.02.2009 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı kararı ile % 100 olarak belirlenmiş ve kontrol muayenesine gerek olmadığına karar verilmesi ile davacının zararı bu tarihte belli olduğundan meslekte kazanma gücü kayıp oranı iş kazasından dolayı talep edilecek tazminatın sınırlarının belirlenmesi için gerekli olduğundan zararın öğrenildiği tarih dikkate alındığında açılan davanın zamanaşımına uğradığından söz etmenin mümkün olmadığı- Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında zararın öğrenilmesinin onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamında olduğu, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hâl ve şartların öğrenilmesinin, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterli olduğu, davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının zaman içinde değişmediği, gelişen ve değişen bir durum bulunmadığı, bu nedenle davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği, Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu, bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmediği-
Davanın tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu- Türk hukukunda aydınlatma yükümlülüğünün yazılı olarak yapılması gerektiğine ilişkin bir düzenleme yer almadığı gözetildiğinde hastanın aydınlatılması sözlü ya da yazılı şekilde gerçekleştirilebildiği- Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiği hususu hekim ve zorunlu sorumluluk sigortacısı tarafından her türlü delille ispatlanabildiği- Bu kapsamda aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği hususunun somut olay özelinde hastanın eğitimi, yaşı, kültürel seviyesi ve hekim veya hastane tarafından tutulan kayıtların serbestçe değerlendirilerek tespit edilmesi gerektiği- Bilirkişi raporlarında yapılan ve yukarıya metni alınan değerlendirmeler bir bütün olarak incelendiğinde, davacıya down sendromu konusunda sözlü olarak bilgilendirme yapıldığına ilişkin kayıtların aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı gözetilerek bir hüküm kurulması gerektiği-
4. HD. 22.06.2023 T. E: 5216, K: 8361
Ecrimisil davalarının malik tarafından açılabileceği gibi zilyet (tapu tahsis belgesi sahibi) tarafından da açılabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.