Davacının iradi olarak temliki gerçekleştirdiği sabit olup, hata ve hileye düşürüldüğünden söz etme olanağının bulunmayacağı, diğer taraftan, davacı tarafından davalıya yapılan temlik hukukiliğini koruduğuna göre, son kayıt maliklerinin ediniminin davacı açısından sonuca etkisi olamayacağı-
Tapu iptali ve tescil davasında, dava değerine itiraz olunmamış, noksan harç tamamlanmamış olup, dava değeri olarak gösterilen değerden davacının payına isabet eden miktar üzerinden vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
Bozma kararının bir bütün teşkil ettiği, bozma nedenlerinin tümü hakkında mahkemece bozmaya uyma veya önceki kararda direnme yolunda bir karar verilmesinin zorunlu olduğu; mahkemenin bozma nedenlerinden bir kısmına direnme, diğerlerine karşı uyma hakkı bulunduğu ancak Özel Daire’ce incelenmeyen ve hukuka uygunluk bakımından denetlenmeyen hususlara ilişkin direnme kararı verilmesinin usulen olanaklı olmadığı-
Tapu iptali ve tescili davası bozma ilamına uyularak-
Ölü kişi adına tespite karar verilemeyeceği gibi dava tarihinde ölü bulunan kişiye karşı dava da açılamayacağı, ölü kişi adına tespite ilişkin 3402 Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi hükmünün genel mahkemelerde uygulama yerinin de bulunmadığı, davacının ölümünden sonra mirasçılık belgesinde adları geçen mirasçıları vekaletname vermek suretiyle davada taraf durumunu aldıklarına göre, davacı H. Dalgıç mirasçıları adına mirasçılık belgesinde yazılı miras payları oranında tapuya tescile karar verilmesi gerekirken kanuna aykırı, şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde H. Dalgıç adına tesciline şeklinde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada; bilirkişilerin rapor içeriğindeki ifadeleriyle Ek-5 numaralı krokide gösterilen tahdit hattı çeliştiğinden, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmadığı; dosyanın aynı bilirkişilere tevdii ile ek rapor aldırılarak bahsi geçen çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmasının gerektiği-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Tapusuz taşınmazlar menkul hükmünde olup taşınmazın teslim edilmesiyle birlikte satış geçerli hale geleceği-
Tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra, mirasbırakanın işlem ve kadastro tespit tarihleri olan 23.07.1992, 19.08.1994 ve 21.12.1973 tarihlerinde hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, ehliyetsiz olduğunun tespiti halinde pay oranın iptal tescil isteminin değerlendirilmesi, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru olmadığı- 6100 sayılı HMK'nun 65.maddesi uyarınca asli müdahale talebinde, müdahale dilekçesinin harçlandırılması gerektiği açık olmasına rağmen, somut olayda davaya müdahale talebinde bulunan kişi harç ödenmeden müdahale talebinde bulunduğuna göre müdahale isteğinin usulüne uygun olduğu ve davada taraf sıfatını kazandırdığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı-
Temyize konu mahkeme kararı incelendiğinde; davacının dava dilekçesinde TMK‘nin 713/2. maddesinde birden fazla hukuki sebebe dayandığından bahisle tüm nedenlere dayalı olarak değerlendirme yapıldığı ve mahkemece ...’nın tapu kütüğünden kim olduğunun anlaşıldığı kanaatine varıldığı, mahkemece son bozma ilamına uyulduğu halde her iki bozma ilamındaki hukuki nitelendirme dikkate alınmaksızın değerlendirme yapılmasının doğru olmadığı, dava TMK’nin 713/2 “... maliki tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan ...” hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğuna göre gerek tapunun edinme sütunu gerekse mahkemece “...”nın bilinen kişi olduğunun kabulü göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.