Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir...
İdari yargı yerinde idari işlemin iptali halinde, sicilin dayanağı ortadan kalkacağından, davacı Hazinenin kayıtların eski haline getirilmesi istemiyle dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ve sicile yönelik olduğundan, davaya bakma görevinin idari yargının değil adli yargının olacağı-
324 ada 1,2 ve 3, 332 ada 7,8 ve 13, 333 ada 23 ve 4 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/40 payının vekalet görevini kötüye kullanılarak vekil davalı Şükri tarafından diğer davalılar O. ve N.’ye devredildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının payı oranında iptali ile adına tescil, olmazsa tazminata-
Borçlunun haksız işgalci olduğuna ilişkin verilen müdahalenin men'i kararı, taşınmazın aynına ilişkin bir ihtilafı değil, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersizliğine dayandığından ilamın infazı için kesinleşmesinin beklenmeyeceği-
Uyuşmazlık; dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle dava konusu taşınmazların davalıya devrinde davacı ve müteveffa kardeşinin aldatma yoluyla iradelerinin sakatlandığı ve bu suretle aynı devre dair aşırı yararlanma iddialarının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır..
Vatandaşlıktan çıkarıldıktan sonra ilgilinin Türkiye 'de bulunan tüm malları Hazine 'ce tasfiye edileceğinden üzerindeki hukuki tasarrufları geçersiz olup; bu nedenle ilgilinin kızına yaptığı bağış ve kızının üçüncü kişilere satışı, malların Hazine 'ye geçişini ortadan kaldırmaz, bu nitelikteki taşınmazların ise, olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağı-
Yasaya açıkça aykırılık oluşturan sicilin dayanağı idari işlem şeklen ayakta olsa bile bu tasarrufa hukuki netice bağlanamayacağı, başka bir ifadeyle böyle bir işleme dayalı tescilin yolsuz olacağı ve idari işlemin ayakta olmasının yolsuz tescil olma durumunu değiştirmeyeceği-
Kısa kararın, hüküm fıkrası niteliğinde ve HUMK.’nun 389. maddesine (şimdi; HMK. mad. 297) uygun olması halinde, bu kısa kararın tefhimi ile hüküm hukuki varlık kazanmış olacağından, kısa kararı tefhim eden hakimin gerekçeli kararı yazmadan veya imzalamadan ölüm, istifa, emeklilik gibi nedenlerle mahkemeden ayrılmış olması halinde, yeni hakimin gerekçeli kararı yazıp imzalamak yetkisine sahip olacağı-
Mahkemece hüküm altına alınması gereken nispi karar harcı ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar yararına taktir edilmesi gereken avukatlık ücretinin davacıların miras paylarına isabet eden dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması ve davanın açılmasına sebebiyet veren davalıların kabul beyanının ilk celse gerçekleştiği dikkate alınarak karar ve ilam harcının üçte ikisinden sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz evlilik birliği içinde 26.11.1999 tarihinde edinilerek davalı eş adına kayıtlandığına ve bu dönemde eşler arasında 743 sayılı TKM’ye göre mal ayrılığı rejimi geçerli bulunduğuna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu genel hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği,eşlerin kanunun tanıdığı bir yıl içinde geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında yine kanunun tanıdığı başka bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemeyip ve belirleyemeyecekleri-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.