Mahkemece HMK'nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
9. HD. 03.07.2018 T. E: 2015/20841, K: 14497-
Psikolojik rahatsızlığı nedeniyle, kredi sözleşmesine ilişkin bilgi formunu imzaladıktan sonra hacir altına alınan borçlunun ülkemizde tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanarak bir menfaat elde ettiğinin kabulü gerektiği- Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu- Hacir altındaki kişinin, karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı- Sebepsiz zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-
Davacının, davalıya ait işyerinde pres operatörü olarak yaklaşık 2 yıl çalıştığı ve işyerinde iş kazası geçirdiği işverenin 12.12.2014 tarihli fesih bildiriminde belirtilen iddiaları konusunda fesihten öncesine ait tutanak bulunmadığı, davacının 17.11.2014 tarihinde işe 45 dakika geç kalması nedeniyle üretimi aksattığına yönelik tutanak tutulmuşsa da davacının kapı giriş kaydında 15:12 de işyerine geldiği 23:30 işyerinden ayrıldığı, servisle işyerine geldiği ve İnsan kaynaklarına işyeri ile ilgili sorunlarını belirtir dilekçe verdiği bu dilekçesinin de dosyada mevcut olduğu, "personele gittiğimiz için geç iş başı yaptık, haber vermek için grup başı arandı cevap vermedi" şeklinde savunma yaptığı ve işçinin bu mazeretinin işyeri ile ilgili olması nedeniyle geçerli nedene dayandığı, diğer fesih nedenlerinin ise davalı tanık beyanlarında da davacının performans ve davranışlarında sıkıntı olmadığı belirtilmekle ispat edilemediği anlaşıldığından davacının feshi gerektirir bir davranışının bulunmadığı işveren feshinin haklı yada geçerli bir nedene dayanmadığı sabit olup feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar vermek gerektiği-
Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu, Bu kuralın istisnalarının bulunduğu; bunlardan birinin de TMK. 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesi olduğu- Buna göre 'herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu'- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- 09.03.1955 gün ve 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimsenin, temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süremeyeceği- Tam ehliyetli biri gibi hareket eden davacının hisse senedi alım-satım yaptığı tarih itibariyle tüm dünyada var olan ekonomik krizin de etkisi ile zarar etmesi sonucu, bu zararın tazminini davalı bankadan istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Olağan genel kuruluda alınan, davacının kooperatif hakkında bir daha dava açmaması kaydıyla kooperatiften ihracının kaldırılmasına ilişkin şartın açıkça Anayasa'ya aykırı olduğu, bu şart davacıyı bağlamaz ise de anılan genel kurulda alınan davacının kooperatife üyeliği ile ilgili “ kooperatif aidatlarından doğan 3.950,00TL faiz borcunu, açmış olduğu davadan doğan kooperatife yüklenecek mahkeme ve avukatlık ücretinden mahsup edilmesine” ilişkin şartlı kararın davacıyı bağlamayacağı ve bu şartla üye kaydının bu davada elde edilmek istenen sonucu önlemeye matuf olabileceği ve şartlı üyelik kabulünün mümkün bulunmadığı da gözetilerek bu hususlardaki ihtilaf giderildikten sonra davacının talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken şartlı üyeliği tasdik eder mahiyette davanın konusuz kaldığından bahisle hüküm tesisinin hatalı olduğu-
İstanbul ili 5.5.1998 tarihli sözleşme kapsamı içine alınmamış, kapsamı içine alınması tarafların karşılıklı görüşüp anlaşmalarına ve Telekom A.Ş.nin önereceği miktarda yeni teminat alınması koşuluna bağlanmış olup; davacının bu konudaki istemine karşı davalı TELEKOM. A.Ş. şartlarım bildirerek icapta bulunmuş, süre vermiş, davacının açık teyit bildirmemesi, yeni öneller sunması üzerine davalı Telekom icabını geri almış ve bir anlaşma sağlanamadığından davacının, İstanbul ilini kapsam dışı sayarak, bu il için gönderilen formları kabul etmeyen Telekom’un eyleminin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini iddia edip sözleşmeyi feshetmesinde haklılık bulunmadığı-
Tapu iptali ve tescil davası-
Taraflar arasındaki iş sözleşmesinden bağımsız niteliği nazara alındığında ve rekabet yasağı sözleşmelerinde öngörülebilecek ceza koşuluna dair özel hüküm niteliğinde olan hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olacağına ilişkin hükmün taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesine uygulanmasının imkânının bulunmadığı; bu sebeple rekabet yasağı sözleşmesinde, sözleşmenin ihlâli durumunda sadece davalı şirket aleyhine öngörülen ceza koşulunun geçerli olacağı- Ceza koşuluna karşılık olarak işçiye herhangi bir karşı edim yükümlülüğünün sözleşmede öngörülmemiş olması, şirket aleyhine öngörülen ceza koşulunun geçerliliğini etkilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.