Keşideci tarafından düzenlenen çekin, üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gereği- Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirileceği-
Şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olabilmesi için şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunması gerektiği, somut olayda kambiyo takibine konu edilen bonolarda, senetlerin ön yüzündeki borçluya ait iki imzanın da şirket kaşesi üzerinde olduğu, açıkta imzanın bulunmadığı, bu durumda, muteriz borçlunun takip dayanağı senetlerden dolayı şahsen sorumlu olmadığı sonucuna varılarak borca itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İİK.nun 33/2. maddesine göre icra emri tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa imhale dayanan isteklerin mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmesinin gerektiği, her ne kadar taraflar arasında adiyen düzenlendiği iddia edilen protokolün, boşanma ilamı ile onaylanmış ise de, boşanma ilamı ve ferileri kesinleşmedikçe hüküm ifade etmeyeceği, nitekim anılan onay hükmünü taşıyan Aile Mahkemesi’nin boşanma kararının, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin ilamı ile davacının temyiz dilekçesinde yer verilen davadan feragati hakkında karar verilmek üzere bozulduğu, bu durumda borcun itfa edildiğinin, İİK. 33/2 maddesi koşullarında ispatlanmış olmadığı, icra mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
İcra takibiyle talep edilen bakiye alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden mahkemece ilamlı takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi ve hükümde borçlunun imzaya itirazı sonucu karar verildiği halde, inceleme konusu olmayan borca itiraza yer verilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidildiği-
Borçlunun, takibin diğer borçlusu olan dava dışı lehtar şirket hakkında açtığı menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesinin sözkonusu menfi tespit davasının tarafı olmayan alacaklı aleyhine hukuki sonuç doğurmayacağı-
«Tebligatın usulsüz olduğunun saptanarak satışın durdurulması» istemini karara bağlama görevinin , icra mahkemesine (tetkik merciine) ait olduğu-
Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğinden, İİK’nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takip konusu alacağın, idari yargı konusunu oluşturduğu, bu alacakla ilgili olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağı iddiası hakkında-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiğinin, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğunun anlaşıldığı, bu durumda, alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, o halde, mahkemece; şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar vermek gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.