Borçlunun «ödeme itirazı» ile icra mahkemesine başvurmuş olması halinde, mahkemenin kendiliğinden «senedin zamanaşımına uğradığı»ndan bahisle takibi iptal edemeyeceği—
Alacaklı vekili tarafından HMK'nın 20. maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süre geçtikten sonra, ................ tarihinde dosyanın yetkili İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiği ve icra müdürlüğünce dosyanın gönderilmesine karar verildiği, bu tarih itibari ile başvurunun HMK.'nun 20. maddesinde öngörülen iki haftalık kesin süre içerisinde olmadığı görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesince; kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nın 20. maddesi uyarınca re’sen takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı olan çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasının keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, çekin geçerliliği mutlak def’i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan muteriz borçlu (ciranta) tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği, o halde, bölge adliye mahkemesince HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takibe dayanak çekin keşide tarihi altındaki imzanın, keşide yerinde mevcut keşideci imzası ile karşılaştırılıp aynı elin ürünü olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
‘İstirdat (geri alma) davası’na dönüşen ‘menfi (olumsuz) tespit davası’ sonucunda verilen ilamın –ve ilamda yer alan eklentilerin, ilam kesinleştikten sonra icraya konulabileceği–
İcra takibinin dayanağı .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ilamının hüküm fıkrasında, şikayetçi borçlular ... ve ...'nun sorumluluğu 8.128,50 TL ile sınırlandırıldığından, icra takibinde şikayetçilerden istenebilecek miktarın en fazla, belirlenen bu miktar ve faizi olabileceğinin kabulü gerekeceği-
Borçlu Hazine vekil ile temsil edildiği halde, Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tüzüğün 15. maddesi ile Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri Ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olarak, ödeme emrinin vekil yerine mal müdürlüğü personeline yapıldığı anlaşılmış olup, tebligatları almaya yetkili olmayan personele yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve bir hukuki sonuç doğurmayacağı-
Somut olayda hasar talebi maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklansa da, zararda suç teşkil eden eylemin TCK’nun 179. maddesinde öngörülen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturduğu ve takibe bağlı alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresinin bu maddede öngörülen suç nedeniyle sekiz yıl olduğu, ceza zamanaşımı süresi dolmadığından davanın da zamanaşımına uğramadığı, mahkemece zamanaşımına ilişkin kurallar yerine hak düşürücü süreye ilişkin açıklamalar yapılmak suretiyle esasa yönelik olarak karar verilmiş olması doğru değil ise de; ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alındığında netice olarak esas yönünden inceleme yapılmasının doğru olduğu- Somut olay bakımından itiraz ile takip durduğundan zamanaşımı süresinin de durmuş olduğunun kabulünün gerektiği, eş söyleyişle borçlunun itirazı ile itirazın iptali davası arasında iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinin kabulü ile alacaklıya tanınan bir yıllık hak düşürücü sürede itirazın iptali dava açma hakkını ortadan kaldırdığından bu süre içinde zamanaşımının işlemeyeceğinden direnme kararının bu gerekçelerle uygun bulunmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüş ise de Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Zamanaşımına uğrayan çeklerde, keşide tarihinden itibaren faize hükmedilemez. Mahkemece bu yönün gözetilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamakta ise de, somut olayda zamanaşımına uğramış çeklere dayanarak icra takibine girişilmiş ve borçluya ödeme emri tebliğ ettirilmiştir. İcra takibine girişilmesi ihtar yerini tutan işlemler arasında sayılmaktadır. Bu durumda mahkemece “icra takibinden itibaren asıl alacağa faiz yürütülerek” davacının dava tarihi itibarıyla alacaklı olduğu toplam miktar hesaplattırılarak, uygun sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönlerin gözetilmemesi doğru olmadığı gibi, borçlunun icra dosyasındaki borcu kabul ve ödeme taahhüdüne ilişkin beyanlarının da dikkate alınmamasının bozmayı gerektireceği-
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, dayanak çekin keşide tarihi itibariyle borçlu şirketin çift imza ile temsil olunduğu, takip dayanağı çek üzerinde tek imza bulunduğunu belirterek takibin iptalini istediği, bu haliyle borçlunun başvurusu borca itiraz niteliğinde olup, anılan itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca; itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.