Her ne kadar bono üzerindeki damga pulunun eski olduğundan bahisle bononun kambiyo niteliğinin bulunmadığını ileri sürülmüş ise de damga pulunun bononun yasal unsurları arasında yer almadığı, bu yöndeki iddiaya hukuki sonuç bağlanamayacağı, usul hukukunda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesinin kabul edildiği, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def'i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla değil ancak senet (kesin delil) ile ispatlanabileceği, bononun nakden kaydını içerdiği, bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükünün davacı borçluda olduğu, davalının senedi talil etmediği, ispat yükünün yer değiştirmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
İcra takibinin dayanağı olan yerel mahkemenin ilamının, kamulaştırma bedel tespiti ve alacak davasına ilişkin olup, taşınmazın aynı ihtilaf konusu olmadığından takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmeyeceği- Tespit edilen bedele 13.08.2010 tarihinden ilk karar tarihi olan 22.02.2011 gününe kadar geçen süre için yasal faiz yürütülmesine, ........'' hükümlerinin eklenilmesine karar verildiği, takibe dayanak olan ilamın, infazı için kesinleşmesi gereken ilamlardan olmadığı, her ne kadar anılan ilam bozulmuş ise de bozma sonrası verilen kararın Yargıtay'ca düzeltilerek onandığı ve bu ilamla takip alacaklısının alacaklı sıfatının kesinleştiği, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı yönündeki şikayetin reddi ile usul ekonomisi ilkesi gereği gelinen son aşama nazara alınarak diğer şikayet nedenleri incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Gerekçeli kararda, kısa kararda belirtilen İİK. mad. 170/3 uyarınca hükmedilen para cezasına ilişkin bende yer verilmemesi halinde, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilmiş olacağı ve mahkemece yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-
İİK’nun 149/a’da (ve bu maddenin göndermede bulunduğu İİK. 33’de) borçlunun itirazının kabul ya da reddi halinde, borçlu (alacaklı) lehine/aleyhine %40 tazminata hükmedilemeyeceği–
Takibin ipoteğe dayalı olması halinde, ilk takip aşamasında alacaklının hataen eksik faiz istediğinden bahisle daha sonra müstakil faiz alacağı için yeniden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapamayacağı—
Borçlunun itirazını ispata yarar, İİK'nın 169/1. maddesinin aradığı nitelikte bir belge ibraz edemediği, alacaklının bu konuda kabul beyanı da bulunmadığından, borca itirazın reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı vekilinin vergi mahkemesi ilamında hükmedilen vekalet ücretinin tahsili amacıyla idareye ödeme için müracaat etmesine karşın, otuz günlük ödeme süresi beklenmeden takibe geçilmesi halinde, mahkemece, 2577 s. K. mad. 28/2'ye aykırı takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Ceza mahkemesince saptanan maddi olgular hukuk hakimini de bağlayacağından ceza davasının neticesi beklenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İlamlı takiplerde ‘takip dayanağı ilamın icra emri ekinde borçluya gönderilmesi gerekeceği’ne ilişkin –ilamsız takipler hakkında İİK’nun 58/3, 61/1 maddelerinde olduğu gibi- bir düzenleme bulunmadığı–
Çift vadeli olarak düzenlenmiş olan senetlerin bono niteliğinde sayılamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.