İcra mahkemesince «icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisizliğine» dair verdiği kararın kesinleşmesi üzerine, alacaklının on günlük (şimdi HMK. gereğince "iki haftalık" ) hak düşürücü süre geçtikten sonra «icra dosyasının yetkili icra dairesine gönderilmesini» istemiş olması halinde, «önceki (yetkisiz icra dairesindeki takibin) açılmamış sayılacağı»-
Mahkemece, Devlet Bankaları'nın takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, bilirkişinin şahsi çabası ile temin ettiği oranlara göre yaptığı hesaplama kabul edilerek sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Anayasa'nın 11. maddesinde, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesinin ise hakimlere her şeyden önce Anayasa'ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımış olduğu- Anayasa'nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa'ya aykırılığı saptanmış yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermekte olduğu- İptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa'ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyeceği-
10 günlük ibraz süresi geçtiğinden çek hamilinin müracaat hakkını kaybettiği ve İİK. 170/a-2. maddesi gereğince anılan çeke hasren takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Türkiye’de ikametgâhı bulunmayan yabancı uyruklu kişinin mensup olduğu devlet ile aramızda ikili adli yardım sözleşmesi bulunması halinde, o yabancı uyruklu kişinin teminat göstermeden, Türkiye’de bir Türk vatandaşı hakkında takip yapabileceği–
Bononun tanzim tarihi kısmının ay hanesinde düzeltmenin olduğu, ancak keşideci tarafından atılmış herhangi bir parafın bulunmadığı, bononun tanzim tarihinin düzeltilmemiş (tahrifattan önceki) haliyle 12.02.2010 olup, vadenin, tanzim tarihinden önceki bir tarih olan 08.02.2010 tarihini taşıdığı, dolayısıyla senedin vade tarihinin, tanzim tarihinden önceki bir tarih olması nedeniyle TTK’nun 690. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK’nun 615. maddesine göre bono niteliğinde (kambiyo senedi vasfında) olmadığını; borçlunun İİK’nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK’nun 170/a maddesi uyarınca re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği; keşide yeri yazılı olmayan bonolarda, keşidecinin adı ve soyadı altında yazılı olan “Kozan Adliyesi”de idari birim olmadığından, geçerli bir tanzim yeri olmadığı ve bu durumda, tanzim yeri belirlenemeyen bu belgelerin, TTK’nun 688/6. maddesi gereğince kambiyo senedi vasfında olmadığını, borçlu icra mahkemesine başvurusunda senetlerde tanzim yeri bulunmadığını ileri sürmemiş ise de, İİK’nun 170/a-2. maddesi gereğince, bu hususun icra mahkemesince re’sen nazara alınması ve takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazını, alacaklıya kesin borç ipoteği şeklinde ipotek ettirdiğinin, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğunun anlaşıldığı, bu durumda, alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Şirketi temsil ve borç altına sokma yetkisi bulunmayan kişinin, imzaladığı senetlerden dolayı şahsen senet bedelinden sorumlu olacağı—
Tedavülden sonraki ciroların, alacağın temliki hükümlerini doğuracağı—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.