Davacının aracında oluşan hasar, aşırı yağan yağmurdan dolayı derenin taşması suretiyle meydana geldiğine göre 2560 sayılı Kanun’un 2 ve 25. maddeleri gereğince davalı İSKİ tarafından yetki ve görevi dahilinde bulunan yağmur sularının toplanıp yerleşim yerlerinden uzaklaştırılamaması nedeniyle derenin taşması sonucu meydana gelen zararlardan dolayı İSKİ Genel Müdürlüğü'nün sorumlu tutulabilmesinin mümkün olduğu-
3. HD. 01.11.2018 T. E: 2017/185, K: 10912-
Mahkemece, davacının kendine ait aracının bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak, taşıma konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla, davalı kooperatifin kayıtları üzerinde inceleme yapılıp, kooperatif hattında çalışan bir ortağın ortalama kazancının belirlenmesi, belirlenen miktardan masrafların ve amortisman giderlerinin düşülmesi, davacının çalışmadığını iddia ettiği süre içinde başka bir işte çalışarak elde etmesi muhtemel gelirlerin gözetilmesi yoluyla yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda, gelirin somut verilerle belirlenememesi halinde Borçlar Kanunun 42. vd. ( TBK 50 vd. ) maddelerinden yararlanılarak davacının gerçek zararının belirlenmesi gerektiği-
İşletenlerden hangisinin kusurlu olduğu yeterli araştırma yapılmasına karşın kesin biçimde tespit edilememişse tehlikelerin eşit varsayılarak zararın yarı yarıya paylaştırılacağı - Somut olayda yaralamalı trafik kazası nedeniyle Polis, Cumhuriyet Savcılığı ve Mahkeme kayıtları araştırılarak, bu kayıtlarda yer alan sürücülerin, yaralıların ve olay tanıklarının, zabıt mümzisi polis memurlarının beyanlarının celbi; bu kişilerin mahkemece de dinlenmesi; ceza davası açılmışsa bu davada maddi olgu yönünden yapılacak saptamanın eldeki hukuk davasına da etkili olacağından gerekirse bekletici sorun kabul edileceği; ayrıca dinlenen tanığın “…Bir kısım araç sürücüleri, sigortalı araç içindekilere yardım ederken ben de davalıyı pikabından çıkarıp ambulansta gelmediği için Balıkesir SSK hastanesine götürüp teslim ettim” şeklindeki beyanının üzerinde de durulacağı, Balıkesir SSK Hastanesi kayıtlarından bu durum araştırılarak tanığın beyanının buna göre değerlendirileceği-
Davacının tazminata 16/04/2000 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını istediği halde, bu talep dikkate alınmadan 04/02/1993 tarihinden itibaren faiz işletmek suretiyle talebin aşılmasının isabetsiz olduğu-
Tebligat işlemleri tamamlanmadan ve usulünce yapılmış yetki itirazı olmadan mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği, o halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak davalı Belediye aleyhine açılmış olan bu davada, HMK 114/b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine kararı verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.