Rücuen tazminat davası-
Davalının, davacının ifa yardımcısı olan nakliye şirketinden dolayı oluşan zararı bulunduğunu iddia etmesinin mahsup niteliğinde olduğu, itiraz niteliğinde olan mahsubun, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği, zararın önce veya sonra doğmuş olmasının mahsup itirazının ileri sürülmesine engel olmayacağı, oluşan zarar üzerinde durulup, zararın olup olmadığı, zarar var ise davacı şirketin sorumlu olup olmadığı belirlenip, mahsup konusundaki açıklamalarda nazara alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Olayın meydana geliş şekli ve davacıdaki yaralanmanın niteliği dikkate alındığında davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda beden gücü kaybına uğrayan davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılmış ise de, davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiği-
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan davalı yönünden yeniden hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Traktör sürücüsü müteveffanın davalının işçisi olup olmadığı, davalının somut olayda adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğu olup olmadığının araştırılması gerektiği- Davacının bilirkişi raporuna itirazları da değerlendirilerek, hasarlı ve değişmesi gereken parçaların bedelinin, yapılması gereken işçiliklerin bedelinin kalem kalem gösterilmesi ve toplam hasar bedelinin hesaplanması konusunda aynı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınması gerektiği-
Kooperatiflerde açık kapı ilkesi ve kesinleşmiş bir mahkeme ihraç kararı iptali göz ardı edilerek, 23.06.2007 tarihli genel kurulun 6. maddesinde davacının tekrar ortaklığa alınmamasına ilişkin verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığı-
Erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, evlilik süresince eşini aldattığı, hakaret ettiği, evlilik birliğinde olması gereken saygıyı ve sadakati eşine göstermediği, ayrılık döneminde eşine ekonomik şiddet uyguladığı, buna karşılık kadının da fiili ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, eşine sürekli ağır hakaretler ettiği, kavgacı ve agresif davranışlarda bulunduğu uyuşmazlıkta, tarafların kusurlu davranışları karşılaştırıldığında, eşlerin "eşit kusurlu" oldukları- "Kusurların sayısı ve niteliği itibarıyla erkek eşin daha fazla kusurlu olduğu, Özel Daire ile mahkeme arasında kusurların neler olduğu ve niteliği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı için direnme kararının temyiz incelemesi sırasında vakıalara ilişkin yeni bir delil değerlendirmesi ile yeni bir kusur eklenmesi mümkün olmadığı, kadın eş yararına tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Sahte nüfus cüzdanı ile çek karnesi verilmesi nedeniyle çek karnesi hesap sahibi görünen kişinin uğradığı zararın davalı bankadan tazmini istemi-
Tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığı ve tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağı- Tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı ve somut olayda ise tazminatı gerektiren dava konusu olayla ilgili davalı hakkında ceza davası açılmış ve yapılan yargılama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden dava, ceza zaman aşımına tabi olup, dava tarihi itibariyle henüz ceza zaman aşımı süresi dolmadığı için ilk derece mahkemesince esas incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı işveren şirkete ait aracın davalı çalışan idaresinde iken trafik kazası sonucu hasar bedelinin tazmini istemi-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin, tapulu taşınmazın ya da tapulu taşınmaz payının temlikini içerdiğinden, Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri ile Noter Kanunu'nun 60. maddeleri hükümleri gereğince, kural olarak zorunlu şekil koşuluna uygun şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı, ancak, adi yazılı şekilde yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin konusu olan inşaatın yasal koşullarına uygun olarak büyük oranda tamamlanmış olması veya arsa sahiplerinin yükleniciye tapulu taşınmazın ya da paylarının kayden temlik etmesi gibi durumlarda TMK'nın 2. maddesi hükmü gereğince, adi yazılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, yanları bağlayıcı olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.