İptal davalarının maksadının (İİK’nun 278, 279 ve 280. maddelerde yazılı borçlunun borcun doğumundan sonra yaptığı) -mevcudunu azaltmaya yönelik- tasarrufların butlanına hükmettirmek olduğu-
26.12.2003 tarihinden önce verilen kredi borçlarına ilişkin takiplerde davacı bankanın -5411 s. Bankacılık Yasasının geçici 13.maddesi gereğince- aciz belgesi sunma zorunluluğunun bulunmadığı, bu tarihten sonraki borçlar için ise 25.3.2011 ve 13.4.2011 tarihli haciz tutanakların, İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinden bulunduğu- İpotek miktarının takip konusu borcu karşıla­mamış olduğu, iptali istenen tasarrufların tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafın­dan belirlenen rayiç değerleri arasında misli fark bulunduğu, davalı 3. kişinin borçlu­ların durumunu ve amacını bilebilecek (aynı gün üç taşınmazın satılması, davalıların aynı yer nüfusuna kayıtlı olması) kişilerden olduğu anlaşıldığından, dava konusu tasarrufların İİK. mad. 278/3-2 ve 280/1 gereğince iptale tabi olduğu-
Davalı üçüncü kişinin banka hesabından çekerek, davalı borçlunun gayri resmi eşine yatırdığı paralar dikkate alındığında, dava konusu taşınmaz için tapuda ödenenler dışında ödenen paraların banka dekontu ile ispatlanmış olduğu ve bu durumda davalı üçüncü kişinin toplamda ödediği bedel ile rayiç değer arasında misli fark bulunmadığından, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden de olduğu ispatlanamayan davalı üçüncü kişi hakkındaki tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği-
Somut olayda; davacının, davalı aleyhine açtığı davada manevi tazminata hükmedildiği, kararın kesinleştiği davalı aleyhine açılan kamu davasında suç tarihinin 22/12/2008 olduğu, taşınmazların aynı gün aynı akit tablosu ile davalı tarafından kardeşi olan diğer davalıya satış suretiyle temlik edildiği, aracın ise 16/11/2012 tarihinde kardeşi olan davalıya satış suretiyle temlik edildiği, taşınmazların satış değerleri ile gerçek değerleri arasında misli fark olduğu, davalının tapudaki satış bedeli dışında ödeme yaptığını ispatlayamadığı, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğu-
3 adet taşınmazın aynı gün satın alınması ve davalıların aynı alanda mesleki faaliyette bulunmaları nedeniyle davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK'nun 280/1 maddesi gereğince tasarrufların iptale tabi bulunduğu-
Dava konusu taşınmazların tasarruf tarihindeki gerçek değerlerinin mahkemece taşınmazların bulunduğu yerde keşif yapılarak belirlenerek, alınacak bilirkişi raporu çerçevesinde tasarrufun iptaline ya da tasarrufun iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3. kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmamasına, davalılar arasında akrabalık, yakın arkadaşlık sosyal ve hukuki ilişki olduğunun, yani davalı ...’in İİK’nun 280/1 maddesi kapsamında kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle davanın reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Takip konusu borcun kredi sözleşmelerinden doğduğu, davalı üçüncü kişinin borçlunun durumunun ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olduğu- İptali istenen birden fazla tasarruf bulunmakta olup, karar ilam harcı kamu düzenine ilişkin olduğundan daha düşük olan toplam alacak miktarı üzerinden ve oranlama yapılarak; yine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de oranlama yapılarak tahsiline karar verilmesi gerektiği- Harç miktarının dava değeri üzerinden ve müteselsilen, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de müteselsilen olacak şekilde hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Davalı borçlu ile diğer davalı üçüncü kişinin enişte-kayınbirader olmaları, davalı borçlu, davalı üçüncü kişi ve davalı dördüncü kişinin aynı iş kolunda (kasap olarak) çalışmaları birlikte değerlendirildiğinde, davalı-üçüncü ve dördüncü kişilerin davalı-borçlunun mali durumunu ve ızrar kastını bilen/bilmesi gereken durumda olduğu anlaşılmakla, yapılmış olan dava konusu tasarrufun iptaline karar verilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.