Müflis borçlunun alacaklıdan malı kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufun iptali davasında söz konusu satışın iflasın açılmasından evvel tam tasarruf yetkisi varken ve günün rayicine uygun olarak yapıldığı ve tedbirli bir tacir gibi hareket ettiği anlaşılmış olup İİK. 280'nin koşullarının oluşmadığı, ayrıca iflasın açılmasından sonra anılan satıştan kalan bir kısım bedelin iflas masası yerine müflise ödenmesinin de anılan tasarrufun ( satışın ) iptalini gerektirmeyeceği-
Borçlu davalının, taşınmazını diğer davalıya 350.000,00-TL bedelle devrettiği, satış tarihi itibariyle taşınmazın rayiç değerinin 515.449,00-TL olduğu, davalıların birbirini tanımadığı, aralarında akrabalık bağı veya arkadaşlık ilişkisinin bulunmadığı, davalının dava konusu taşınmazı internet sitesi vasıtasıyla bulduğu ve taraflar arasında 25.10.2021 tarihli satış protokolü düzenlendiği, 50.000,00-TL kapora verilerek taşınmazda işlem yapıldığı, 08.11.2021 tarihinde davalının diğer davalının hesabına 300.000,00-TL ev bedeli açıklaması ile banka havalesi yapıldığı, borçlunun davaya konu evden kasım 2021 itibariyle taşındığı anlaşıldığından, İİK'nin 280/1 maddesi kapsamında davalıların birbirini daha önceden tanıdığına, davalı nın, diğer davalının mali durumunu ile ızrar kastını bildiğini ispata yarar delil sunulmadığının ispatlanamayan davanın reddine karar verileceği-
Haczin arsa niteliğindeki taşınmaz üzerine konulmuş olmasına rağmen, arsa niteliğindeki taşınmaz ile üzerindeki menkulleri kapsar şekilde kıymet takdiri yapıldığı- Taşınmaz üzerindeki menkulleri elinde bulunduran davacı 3. kişinin talebi şikayet mahiyetinde olup, davacı 3.kişinin şikayet başvurusunda bulunmasında hukuki yararı bulunduğu- Davaya konu menkullerin kıymet takdirinin dışında tutulması yönünde şikayetin kabulü gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı--
Alacağa mahsuen yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme vasıtası olmadığı (İİK. mad. 279/1-2)- Ticari ilişkilerinden dolayı davalının borçlu şirket'in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/I)- İİK. mad. 280/son uyarınca, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiğinin kabul edildiği, karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılması gerektiği- Davacı takibinin dayanağını oluşturan çekin keşide tarihi, davalıya yapılan satış tarihinden daha ileri tarihli olduğu görüldüğüne göre, çekin vadeli olarak tanzim edilip edilmediği üzerinden durularak ve gerekirse alacaklı ile borçlunun ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre davanın incelenmesi gerekeceği-
Davalı borçlu ile ilgili malvarlığı araştırmasına yönelik olarak tapu, trafik, banka, PTT, SGK gibi kurumlara yazılan müzekkere cevaplarından borçlunun malvarlığının olmadığı, borçlunun tebligat ve mernis adresinde yapılan haciz tutanağından borçlunun adresten ayrıldığı yeni adresinin bulunmadığı, borçlunun mal beyanı dilekçesinden de ödeme gücü olmadığı, adına kayıtlı malvarlığı ve gelirinin olmadığı anlaşıldığından, haciz tutanağının İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilmesi gerekirken, mahkemece "davacı tarafından aciz belgesi sunulmadığı" gerekçesiyle, tasarrufun iptali davasının dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Tasarrufun iptali davası-
Davacının ihtiyati haciz istemi İİK.'nun 281/2 maddesine dayalı olup, bu istem mahkemece "...İİK.'nin 281/1 maddesi uyarınca ihtiyati haciz açılmış ve devam eden bir dava sırasında talep edilebilecek geçici hukuki koruma tedbir olup dava açılmadan bu madde uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün bulunmamaktadır." gerekçesi ile reddedilmiş olsa da tasarrufun iptali davası öncesinde ihtiyati haciz istemini yasaklayan bir hükmün bulunmadığı-
Borçlu davalıya kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kalan herhangi bir bağımsız bölüm olmadığı anlaşılmadığından, mahkemece borçlu davalı tarafından satışı yapılan taşınmaz payına ilişkin olarak İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin araştırma ve inceleme yapılması gerektiği-
Şikayetçi şirketin, tasarrufun iptali davasında taraf konumunda olmadığı ve anılan davada, adı geçen 3. kişi hakkında verilmiş herhangi bir karar bulunmadığı, bu durumda, tasarrufun iptaline ilişkin alınan ilamın tarafı olmayan 3. kişi şirket yönünden sonuç doğurmayacağı ve geçerli olmayacağı, öyleyse, şikayetçiye karşı hüküm ifade etmeyen tasarrufun iptali kararına istinaden kayden maliki olduğu taşınmazlara haciz işlemi uygulanmasının da mümkün olmadığı-
TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı muvazaalı işlemin iptaline karar verilebilmesi için sadece bedel farkının yeterli olmadığı- İşlemin iki tarafınında fikir birliği içinde olması gerektiği- Davalı borçlu ve üçüncü kişilerin birbirlerini tanıdıkları veya yakınlıklarının olduğu iddia ve ispat edilemediğinden, mahkemece, üçüncü kişilerin kötüniyeti ispatlanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.