İİK'nın 257/1. maddesine göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için rehinle temin edilmemiş, vadesi gelmiş bir borcun varlığının yeterli olduğu, aleyhine ihtiyati haciz istenen kefiller bakımından kredi borcu kat edildiğinden vadesi gelmiş bir borç mevcut, kefalet borcu yönünden rehinle verilmiş bir teminatta olmadığından, ihtiyati haciz kararı verilmesinin gerekeceği- "Takip başlatıldıktan sonra davalı borçluların yapacakları temliki tasarruflar hakkında İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali imkanlarının bulunduğu, ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli şartların tahakkuk etmediği" gerekçesiyle, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Somut olayda davacının bu davadaki amacının, borçlu aleyhinde başlatılan icra takip dosyasındaki alacağının tahsiline yönelik olarak, muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olduğu - Yargılama sonunda davaya konu edilen satış işleminin muvazaalı olduğunun kanıtlanması halinde davacının dava konusu maldan alacağın tahsili için yararlanabileceği - Ancak davacının bu hakkının ayni değil, şahsi sonuç doğuracağı, muvazaalı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun iptaline değil, İİK'nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verileceği - Davada güdülen amaç da bu olduğundan, davacının karşılanması gereken bir alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, satış işleminin muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bu durumların gerçekleştiğinin anlaşılması halinde ise İİK'nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanmasıyla tapu iptal edilmeksizin davacının alacağını almasını sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilme yetkisi verilmesi yönünde hüküm kurulması gerektiği - Muvazaanın her türlü delil ile ispat edilebileceği - Davalıların kardeş olduğu, davalı X'in 5.10.2018 tarihli ESD araştırması incelendiğinde, ev hanımı olduğu gelirinin olmadığı, üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ev ve işyeri olduğu, dava konusu edilen taşınmaza değinilmediği, taşınmazın devir tarihindeki değerinin 118.544,60 TL olmasına rağmen 6.000,00 TL'ye devredilmesi, davalıların kardeş olması sebebiyle davalının iyiniyetinin olmadığı, diğer davalının davacıdan mal kaçırmak amacıyla bu taşınmazı devrettiğini bilebilecek durumda olduğu ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları da göz önünde bulundurulduğunda, davacı tarafın muvazaa iddiasının ispat edildiği -
Tasarrufun iptali davası-
Tasarrufun iptali davalarında, davalılar arasında "zorunlu dava akadaşlığı" bulunduğu; bonolardaki "yetki koşulu"nun HUMK'da öngörülen koşullar çerçevesinde- geçerli olduğu-
Dava konusu tasarrufun tarafı olan şirketin borçlu ve eşine ait olması, şirketin tasfiye aşamasında olması, borçlunun terekesinin mirasçıların mirası reddetmesi nedeniyle iflas hükümleri gereğince tasfiye aşamasında olması, lehine tasarrufta bulunulan kişilerin borçlunun kardeşi ve eniştesi olması gibi olgular birlikte değerlendirildiğinde iptali istenen davacının dava konusu alacağının davalı şirketten olan alacağı olarak değerlendirilmesi, taraf delillerinin toplanması tasfiye davasının sonucu beklenerek diğer dava önkoşulları yönünden dosyanın incelenerek varlığı halinde İİK. mad. 278, 279, 280, 283/2 kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
6183 sayılı Kanunun 24 – 30. maddelerinin uygulanmasından kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkin davada görevli yargı yerinin genel mahkemeler olduğu-
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
11. HD. 06.02.2013 T. E: 2012/16495, K: 1972-
Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmasının zorunlu olduğu- Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesinin mümkün olmadığı- Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantının açıklanması gerektiği-
Tasarruf konusunun "üzerlerinde tavuk kümesi, yem fabrikası ve idari binalar bulunan taşınmazlar" olması ve her iki davalının da "iştigal konuları aynı olan iki ticari şirket" durumunda bulunması halinde, İİK.nun 280/son maddesinde öngörülen ticari işletmenin devrinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.