Zilyedin, önceki zilyedin zilyedliği süresini kendi süresine ekleyebilmesi için, önceki zilyedin bu yerde malik gibi zilyed bulunması ve sonraki zilyedin zilyedliğinin bu aslî zilyedin rızası ile elde edilmiş olması gerektiği-
Satışına karar verilen taşınmaz elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan, satış bedeli üzerinden tahsil edilecek harcın taraflardan mirasçılık belgesindeki payları oranında alınması gerekeceği-
Satışına karar verilen taşınmazın; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Çekişme konusu taşınmazların ecrimisil talep edilen dönemde kim ya da kimlerin tasarrufunda olduğunun her bir taşınmaz yönünden ayrı ayrı saptanıp, davalılar yönünden ecrimisil koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilip, 4 numaralı bağımsız bölümde tarafların 1/2 pay üzerinde elbirliği üzere malik olduklarının gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranması gerekeceği-
Kanuni şuf’a hakkının, tapuda müşterek mülkiyet esasına göre pay sahibi olanlara ve bunların mirasçılarına tanınmış olduğu-
Elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği- Davacının, kök muris ve kök murisin mirasçısının mirasçısı olmadığı, yani taşınmazlarda elbirliği ortaklardan olmadığı, tereke dışında üçüncü bir kişi olduğu anlaşıldığından; dava konusu taşınmazlarda kök muristen intikal eden pay elbirliği mülkiyet rejimine tabi olup, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığından mülkiyet aktarımı isteminin reddine karar verilmesi, davacının ikinci kademedeki tazminat istemi yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm tesisi gerektiği-
Tereke üzerindeki hak sahipliğinin ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olanın ortaklık olduğu ve tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar üzerinde somut ve bağımsız paylarının mevcut olmadığından, davacıların vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak kendi paylarına hasren tek başına tapu iiptali ve tescil davası açamayacakları, mülkiyet çekişmesini içeren mirasçıdana kaçırmaya yönelik davanın pay oranıyla açılarak dinlenilmesine olanak olmadığı- TMK. mad. 702/4. hükmünün ise ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararlara karşı koruyucu ve def’etmeye ilişkin TMK. mad. 683/2'den kaynaklanan bir hüküm olduğu-
Davanın, tapu iptali ve tescil istemi olduğu, her ne kadar davacı bakımından Kutlubey köyü ile taşınmazın bulunduğu köyde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca miktar araştırması yapılmış ise de, davacının babasının öldüğü tarih itibariyle davacının bağımsız 20 yıllık zilyetliği bulunmadığı anlaşıldığından davacının babasına ait veraset belgesi alındıktan sonra miras bırakan H. ile dava dışı diğer mirasçılar yönünden de aynı biçimde miktar araştırmasının yapılmasının, davacı her ne kadar dava dilekçesindeki parselin tamamının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiş ise de, yargılama oturumunda imzalı beyanıyla istediği taşınmazın yaklaşık 12-13 dönüm civarında olduğunu bildirdiği halde bu miktar orantısız bir biçimde aşılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle kiralananın tahliyesi istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.