Nüfusta yazılı baba (ana) adının düzeltilmesi davasında husumetin yaşıyorsa babaya (anaya) ölmüşse mirasçılarına yöneltilmesi gerekeceği–
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturduğu, bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerektiği- Taşınmazın aynına ilişkin olan tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarının çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde görüleceği ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınacağı- Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiği- Davaya konu tüm taşınmazlara komşu olan parsellerin tapu kayıtları, kadastro tutanakları ve varsa kadastro tutanaklarına revizyon gören tapu kayıtları temin edilerek ve çekişme konusu taşınmazın evveliyatını bilen, davacı ile akrabalığı bulunmayan tarafsız yaşlı mahalli bilirkişilerin isimleri tespit edilip davaya konu tüm taşınmazlar başında keşif yapılarak mahalli bilirkişilerin ve komşu parsel maliklerinin, dava konusu taşınmazların kim veya kimlere ait olduğu, kimler tarafından hangi tarihten beri tasarruf edildiği konusunda beyanlarının alınmadığı, taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtları ile komşu parsellere revizyon gören tapu kayıtlarının mahalline uygulanıp bu konuda mahalli bilirkişilerin ayrıntılı bilgilerine başvurulmadığı, komşu kayıtlara uygulanan tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönlerini ne okuduğunun belirlenmediği saptandığından, gerekli araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği- 
Mahkemece, iki mirasçılık belgesi arasında çelişki olması durumunda; çelişkinin giderilmesi için davacıya süre verilerek çelişki giderildiği takdirde satış vaadi sözleşmesi tarihinde kayıt malikinin mirasçılarının tamamının miras hak ve hisselerini davacıya satmayı vaat ettiklerinin anlaşılması halinde satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunacağından davanın kabulüne aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazların tarla vasfı ile gelir getiren taşınmazlardan olduğu ve bu sebeple intifadan men koşulunun aranmayacağının kabul edilmesi gerekeceği-
Ölünceye kadar bakım sözleşmesi gereğince bakım alacaklısı olan davacı, elbirliği ortakları arasında yer almamakta olup, bu durumda, elbirliği mülkiyetine konu taşınmazlar yönünden ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ifa olanağının bulunduğundan söz edilemeyeceğinden; mahkemece, bakım alacaklısının elbirliği şeklinde maliki olduğu dava konusu taşınmazdaki iştirak hali devam ettiği için, sözleşmenin henüz ifa olanağının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazın kullanma biçimi tüm pay­daşlar arasında vardan bir anlaşma ile belir­lenmiş veya fiili bir kullanma biçimi oluşmuş ve bu durum paydaşlar tarafından da benim­senmiş ise, fiilen gerçekleşmiş olan bu oluşu­mun korunmasının " ahde vefa" kuralının uygu­lanmasında varolması gereken iyiniyet ilke­sinin de gereği olduğu-
Birleşen davada davacının feragat sözleşmesine dayalı iptal ve tescil isteğinin reddine ve asıl davada işin esasına girilerek davacının çapa dayalı elatmasının önlenmesi ve ecrimisil isteğinin HUMK.nun 74. maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak nizalı olan payları aşmayacak şekilde dava dilekçesinde açıkladığı pay miktarı ve usul hükümleri gözönüne alınarak iddia ve savunmalar çerçevesinde değerlendirilerek davalıların elattıkları taşınmazlar bakımından kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Taşınmazın kadastrodan kaynaklanan maddi bir hatanın düzeltilmesi kapsamında yüz ölçümü azaltıldığı hâlde tazminat ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin AYM kararı-
Paydaşlar arasındaki el atmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planı olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durularak, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması, harici veya fiili taksim yoksa, uyuşmazlığın M.K.'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği- Davalının kayınpederi ve kocasının veraset ilamları veya verasete esas teşkil edecek içerikteki nüfus kayıtları getirtilerek davalının taşınmazda paydaş konumunda olup olmadığınının ya da teban kullanan konumunda bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği-
TMK. mad. 701 ve 703'te düzenlenen mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı olmayıp mülkiyetin bir bütün olarak ortaklardan tümüne ait olduğu- Bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği(TMK. mad. 702)- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve mirasçılar adına payları oranında tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis isteğiyle açılan davada, murisin ölüm tarihi itibarıyle elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, veraset ilamına göre dava dışı mirasçının bulunduğu, davaya katılmayan dava dışı mirasçı A.Ö.'ın davaya olurunun alınması ya da miras şirketine TMK. mad. 640 uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.