Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde ziynetlerin kocası tarafından araba alınmak üzere bozdurulduğunu iddia etmiş bu iddiası da tanık anlatımı ve kocanın kısmi kabul beyanı ile kanıtlanmış olduğundan davacının ziynetlere ilişkin iddiasını usulünce ispatlamış olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Ziynetlerle ilgili bozma kararından sonra davacının davadan feragatinin, ancak ziynetler bakımından sonuç doğurabileceği; bu feragatin, daha önce kesinleşmiş olan boşanma ve fer'ilerine artık etkili olmayacağı-
Katkı payı alacağı, artık değere katılma alacağı ve ziynet alacağı isteği-
Davacı kadının, dava dilekçesinde mehir senedinde yazılı bulunan (muhtelif altın yüzük, bilezik) altın, euro ve ev eşyalarının payına düşen bedeli talep ettiği davada, davacının dava dilekçesinde ziynetlerin ayarı, cins ve miktarını açıkça belirtmediği gibi hüküm yerinde esas alınan raporda da talep edilen ziynetler konusunda net bir belirleme yapılamamışsa mahkemece HMK 31. maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davacıya dava konusu ettiği ziynetler hakkındaki talebini açıklattırması gerektiği-
Ziynetlerin bir kısmının davacı-davalı koca yanında olduğunun, bir kısmının ise satıldığının davacı-davalı koca tarafından kabul edildiğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu, öte yandan davalı-davacı kadının son olayda şiddet gördüğünün ve tarafların bu olay üzerine ayrıldıklarının anlaşıldığı, o halde mahkemece dava konusu ziynetlerin dava tarihi itibarıyla değerinin tespiti için hüküm vermeye uygun şekilde yeniden bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre davanın tamamen kabulünün gerekeceği-
2. HD. 28.05.2018 T. E: 2016/19261, K: 6828-
3. HD. 28.03.2016 T. E: 2015/7978, K: 4653-
Davada, davalı-davacının ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmış olduğundan, mahkemece yapılacak iş, Türk Medeni Kanunu'nun 405. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 56/1. maddeleri uyarınca davalı-davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse Türk Medeni Kanunu'nun 462/8. maddesi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinden ibaret olup bu yön gözönünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Davacıya konuttan ayrılırken ziynetlerini yanında götürüp götürmediği konusunda yemin teklif etmiş; davacı bu teklifi kabul ederek yeminli beyanda bulunmuş ve davalının kendisine şiddet uygulaması sonucu konuttan ayrılmak durumunda kaldığını ve ziynetlerini yanında götürmediğini, daha sonra da davalı ve ailesinin konutu boşaltmış olduklarını bildirmiş olup, kendisine ispat yükü düşmeyen davalı bu şekilde karşı tarafa yemin teklif etmek suretiyle ispat yükünü üzerine almış ve diğer delillerine dayanmaktan vazgeçmiş durumuna düştüğü ve yemin davacı tarafından eda edilmekle de, uyuşmazlık konusu vakıanın (davacının konuttan ayrılırken ziynetlerini yanında götürmediği vakıası) var olduğu kesin delille ispatlanmış olduğundan, davacının ziynet eşyası alacağına ilişkin davasını kanıtlamış olduğu-
Hakimin, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorunda olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.