İlk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri deliller toplanıp, takibe dayanak icra dosyası, kira sözleşmesi ve taraflar arasında daha önce görülen tahliye davasına ilişkin kesinleşme ilamı ile birlikte incelendiğinden, ilk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbirinin toplanmamış veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemiş olmasından söz edilemeyeceği- Bölge adliye mahkemesinin, dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığı ve sayılan geri gönderme sebepleri arasında "delillerin eksik toplanması" bulunmamakta olup, bölge adliye mahkemesince delillerin eksik toplanması sebebiyle dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilemeyeceği-
Taraflar arasındaki alacak davası-
Kiralayan önceki malik tarafından açılan 2005-2006 dönemine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı, kira tespit davası niteliğinde olmayıp, alacak davası niteliğinde olduğundan, davacı yeni malik, bu mahkeme kararına dayanarak 2007-2008 dönemi kira parasının belirlenmesini isteyemeyeceğinden, davacı tarafından dava konusu edilen, 2007-2008 dönemi kirasının sözleşme hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi ve sorunun bu şekilde çözümlenmesinin gerekeceği-
Kira alacağının tahsiline karar verilebilmesi için taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesi bulunması gerekeceği-
Kira bedeli ve aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi-
"davacının inşaatı sözleşmeye ve mahal listesine uygun olarak inşa edip yapı kullanma izin belgesini aldığı, SGK borcu ve binanın herhangi bir eksiğinin bulunmadığı, 'Belge' başlıklı yazı ile sözleşme gereğince isabet eden bağımsız bölümlerin eksiksiz ve sözleşmeye uygun şekilde teslim alındığının belirtildiği, davalılarca açılmış herhangi bir dava, takas ve mahsup talebinin bulunmadığı, sözleşme uyarınca binanın iskâna hazır hale geldiği ve projenin mahal listesine uygun olarak yapıldığının 2 mimar mühendis tarafından onaylanıp SGK ilişiğinin kesilmesi ile son dairenin tapusunu yüklenicinin hak ettiği, ancak davalıların devir yükümlülüklerini yerine getirmedikleri "gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Haciz esnasında borçlu şirket yetkilisi hazırsa da, haciz adresinin üçüncü kişinin yönetim kurulu başkanı olduğu dava dışı şirketin merkez adresi olduğu, üçüncü kişi tarafından borçlu şirket yetkilisi ve dava dışı kiracı aleyhine yapılan suç duyurusu üzerine ceza dosyasında savunması alınan borçlu şirket yetkilisinin "diğer sanığı tanıdığını, borçlu olduğu firmanın kendisini çağırdığını, bu malları sakladığını iddia ettiklerini, kendisinin buna karşı çıktığını, sadece mahcuzların üzerinde ... markası yazılı olduğu için icra müdürüne bu malların onların malı olduğunu söylediğini", dava dışı kiracının ise savunmasında, "üçüncü kişinin deposunu kiraladığını, kiraya karşılık bir miktar mal bıraktığını" beyan ettiği, yine alacaklı tarafça açıkça karşı koyulmadığı üzere haciz adresi deponun dava dışı şirketin giriş katında olup, kamyonların mal alıp boşalttıkları büyük bir kapısının olduğu anlaşıldığından, haciz adresinin yapısı ve borçlu şirket yetkilisinin ceza dosyasında alınan savunmasında borçlusu olduğu firmanın çağrısı üzerine haciz adresine gittiği beyanı birlikte nazara alındığında borçlu şirket yetkilisinin haciz esnasında hazır olmasının tek başına, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli olmadığı, somut olayda mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup davanın İİK m. 96 gereğince üçüncü kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Kullanım bedelinin tahsili istemine ilişkin davada; dava dilekçesinden ve beyanlardan, davalı şirketin öncelikle kira ilişkisi kurmak üzere madeni hangara koyduğu, kira ilişkisi kurulmadan madenden haberdar olan savcılığın soruşturma başlattığı, soruşturma kapsamında madenin yediemin sıfatıyla davacı kurum çalışanına teslim edildiği ve uyuşmazlık sürecinde bu nedenle madenin davacıya ait hangarda kaldığı anlaşılmakta olup; bu durumda taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığından; uyuşmazlık döneminden önceki tahsilatların "kira bedeli" kaydı ile tahsil edilmiş olması taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğu sonucunu doğurmayacağından; taraflar arasında kira ilişkisinin bulunmadığından bahisle, uyuşmazlığın dava dilekçesinde açıklanan dava sebebi ve talep sonucuna göre incelenip işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine ve ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği- Alacağın dayanağı düzenleme şeklinde satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde olduğu gibi, dava konusu iptali istenen tasarruf işlemin de davalı borçlu şirket adına şirket ortağı ve temsilcisi tarafından şirket nam ve hesabına yapıldığı, iptali istenen tasarruflara konu taşınmazların aslında borçlu şirkete ait olması nedeniyle (nam-ı müstear şeklinde) davanın esasına girilmesi taraf delillerinin toplanması dava konusu tasarrufların İİK'nun 277, 278, 279, 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadıkları değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece, "davalı şirketin dava konusu taşınmazda hiçbir zaman malik olmadığı gibi diğer davalının da borçlu şirketin tasarrufu ile malik olmadığı" gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.