Kiralayanların birden fazla olması durumunda, aralarında “zorunlu dava arkadaşlığı” bulunduğundan hepsinin birlikte tahliye istemli takip açmaları ve icra mahkemesinden birlikte “tahliye” istemeleri gerekeceği-
İcra inkar tazminatı talebi olmasına rağmen bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesinin bozmayı gerektireceği-
İİK'nun 68/son maddesi kapsamında tazminat borçlusu olup genel mahkemede alacak davası açan tarafın davası sonuçlanıncaya (kesinleşinceye) kadar tazminatın tahsili tehir olunacağından kendisinden bunun tahsilinin usulsüz olduğu-
Tahliye talebi olmadan icra müdürlüğünce kendiliğinden örnek 13 ödeme emri düzenlenerek gönderilmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı,hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine dayanarak tahliyeye karar verilemeyeceği-
Kapatılan Yüksek 23. Hukuk Dairesi’nin 03.11.2016 tarihli bozma ilamı içeriğinde; sözleşme süresince ödenmesi kararlaştırılan ve tamamının arsa sahiplerinden N.’e ödenmiş olduğu anlaşılan, 30.000,00 TL kira bedeli bakımından birleşen davada davacı Ş.’nın payı oranında talepte bulunabileceği belirtilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlâli suretiyle, sözleşme süresi için kararlaştırılmış kira bedeli alacağının tamamına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün, kiracıya ait olduğu, kiracının, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamaması halinde, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunması gerektiği-
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usuli kazanılmış hak” ya da “usuli müktesep hak” olarak adlandırılan ilkenin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih 1987/2-520 esas, 1988/89 karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararma uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlandığı- Bozma ilamında “ek bilirkişi raporunda hesaplanan 5.822,85 TL alacağın davacı arsa sahibinin istemekte haklı olacağı alacak miktarından mahsup edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi” gerektiğinin belirtilmesine rağmen mahkemece davacı arsa sahibinin cezai şart alacağı olarak belirlenen 9.998,00 TL’nin bozma kapsamı dışında kalıp kesinleştiği gerekçesiyle bu miktardan ek bilirkişi raporunda hesaplanan 5.822,85 TL mahsup edilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İtirazın iptali davası ile birlikte, takibe konu edilmeyen muaccel alacağın istenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı, bu durumda, toplam alacak miktarı gözetildiğinde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olduğu gözönünde tutularak, mahkemece işin esası incelenmek sureti ile hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.