Davalı eşin edinilmiş malına ilişkin borcun bir kısmı bu eşin kişisel malından karşılanmış olduğundan, kişisel mallardan karşılanan miktarın, malın alım tarihindeki değeri içindeki oranı bulunarak, bu oranın malın tasfiye tarihindeki sürüm değeri ile çarpılması ve belirlenen miktarı TMK. mad. 230/1 uyarınca davalının denkleştirme alacağı (edinilmiş malın borcu) olarak malın tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşümü gerektiği- Malın kredi ile ödenen ve iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu dosya içinde mevcut olduğundan; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının (taksit sayısı-100 adet), toplam kredi borcuna (toplam taksit sayısı 120) oranının, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenmesi, bu miktarın da davalı yararına denkleştirilmesi suretiyle düşümünün yapılması, diğer yandan, edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği dönemde ödenen 20 adet taksitten 7 adedinin davalının kişisel mal grubundan karşılanmış olduğu toplanan delillerle sabit olmakla, bu ödemeye isabet eden bölümü yönünden de denkleştirme hesabı yapılarak davalı lehine düşüm yapılması ve bu şekilde hesaplanacak olan taşınmazın borç miktarı ile davalının belirtilen denkleştirme alacakları taşınmazına tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktarın, davacının artık değere katılma alacağı hesabında göz önüne alınacağı; eşler mal rejimi sözleşmesiyle farklı bir oran kararlaştırmadıklarından; TMK. mad. 236/1 gereğince, bu miktar içinde davacı eşin yarı pay oranında artık değere katılma alacağının mevcut olacağı-
Dava; mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkin olup TMK.nun 232 ve 235/1 maddelerine göre mal varlıklarının tasfiye anındaki sürüm değerlerinin gözönünde bulundurulacağı, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihinin karar tarihi olarak kabul edilmesinin gerekeceği, mahkemece, karar tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken alacağa ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faiz yürütülmesi doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu yönün bozma nedeni yapılmadığı-
Davacı tarafça her ne kadar dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi istenmiş ise de TMK'nun 239/son fıkrası gereğince tasfiyenin sona erdiği tarih kararın verildiği tarih olduğundan karar tarihinden itibaren edinilmiş mallar bakımından yasal faize hükmedilmesi gerektiğinden TMK'nun 239/son maddesi gereğince katılma alacağına mal rejiminin tasfiye tarihi olan karar tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekeceği-
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimsenin iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu ve bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekeceği- Taraflar arasında görülen boşanma davasında evlilik birliğinin zina nedeni ile değil şiddetli geçimsizlik sebebiyle sona erdiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığına göre mahkemece TMK. 236/2 maddesinin uygulanmamış olmasının isabetsiz olduğu-
TMK. 174/1 ve 2 gereğince takdir edilen tazminatlar, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile muaccel hale geleceğinden, faize de boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekeceği- Dava dilekçesinde zina nedeniyle boşanmaya karar verildiği taktirde, TMK. mad. 236/2 gereğince edinilmiş mallara katılım payının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmişse de, bu isteğin ancak mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada taraflarca ileri sürülebileceği-
Katılma alacağı hesaplanırken TMK'nun 230 ve 231. maddeleri gereğince taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinden davacı-birleşen dosya davalısı davalı koca lehine belirlenen değer artış payı alacağının düşülmesi ile kalan miktarın yarısına katılma alacağı olarak karar verilmesi gerekeceği-
Artık değere katılma alacağı isteği-
8. HD. 21.02.2018 T. E: 2016/7875, K: 2568-
Hayat sigortası ile ilgili ödemenin boşanma dava tarihinden sonra ödenmesi sebebiyle mal rejimi sona erdiğinde henüz davalının malvarlığında olmadığından tasfiyeye katılamayacağı- Terditli açılan davaların niteliği gereği ancak isteklerden biri hakkında hüküm kurulabilmekte olup, tek vekalet ücreti takdir edileceği, ancak davacının talebinin kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi halinde reddedilen miktar bakımından davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin mümkün olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.