Mahkemece, vakfa özgülenen para ile gelir getirdiği ispatlanamayan ve denetlenemeyen taşınmaza ait hissenin, vakıf senedinin 3. ve 4. maddelerinde düzenlenen vakfın amaç ve faaliyetlerini gerçekleştirecek düzeyde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, tescili istenilen vakfa en azından başlangıç için yeterli olabilecek para ve malın miktarı belirlenip, bunun da vakfa özgülenmesi için davacı tarafa süre verilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
5263 Sayılı Yasa ile 3294 sayılı Yasanın 9. maddesinde yapılan değişikliğe uygun olarak, vakıf mütevelli heyetinin yeni oluşumunun senette düzenlenmesine değişiklikten önceki mütevelli heyetin karar vermesinin gerekeceği, buna göre, somut olayda senette değişiklik yapılmasına ilişkin vakfın yetkili organı tarafından alınmış bir senet değişikliği kararı olup olmadığının denetlenmeden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Vakfedilen malın, amacın gerçekleştirilmesine en azından başlangıcı itibarıyla yeterli olmasının gerekeceği, tesciline karar verilen vakfa bir kurucuya ait olup gelir getirdiği yöntemince kanıtlanmayan taşınmazdaki pay ile bu taşınmazın bitişiğindeki yapıların özgülendiği, saptanan bu duruma göre Vakfa özgülenenler, vakıf senedinin 3. maddesinde yazılı olan vakfın amaçlarını gerçekleştirmeye yeterli olup olmadığı üzerinde gereği gibi durulup bu husus açıklığa kavuşturulmadan tescile karar verilmesinin doğru olmadığı-
İlçelerde kurulmuş olan davacı vakfın vakıf senedinin 9. maddesinde yapılacak değişikliğin ne şekilde olması gerektiği ayrıntıları ile yazılı olduğu halde yeniden düzenlenen değişiklik senedinde de illerdeki mütevelli heyetin oluşumuna ilişkin düzenlemeye yer verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Vakıflarla ilgili mevzuatta düzenlenen vakıf ile üyeler arasındaki davaların vakıf merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağına dair yetki kuralı kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman mahkemece re'sen gözönüne alınması gerektiği- Kesin yetki kuralı gereği vakıf merkezinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinin yetkili olduğu-
Vasiyet yolu ile kurulan vakıfların, vakıf edenin ölümünden sonra hüküm ifade edeceği ve tescillerinin de bundan sonra yapılabileceği–
İşçilik alacaklarının ödetilmesine-
13.7.2005 günlü mütevelli heyet toplantısında davacının ibra edilmemesinin hukuki dayanağının bulunmadığının bilirkişi kurulu raporuyla saptanmasının, vakıf mütevelli heyeti tarafından yöntemince ibra edilmiş olan yönetim kurulu üyelerinin de ibralarının kaldırılmasına gerekçe yapılamayacağı ve dolayısıyla bu olgunun davada taraf olmayan yönetim kurulu üyelerinin ibrasını da içeren kararın iptalini gerektirmeyeceği-
Vakıf senedinin Kurucu Heyetinin Vazife ve Selahiyetleri Başlıklı 8. maddesinin 6. fıkrasına göre, vakıf senedinin tadiline karar verme yetkisinin bu kurula ait olduğu, kurucular kurulundan karar alınmadan vakıf senedi üzerinde yapılan değişikliğin tesciline karar verilmesinin, değişiklik senedinin düzenlendiği noter ile işlemin tarih ve yevmiye numarasından, senedin hangi maddelerinin değiştirildiğinden söz edilmeksizin vakıf senedinin tescili yolunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Kanunen münhasıran mahkemeye verilmiş bir yetkinin bertaraf edilmesi sonucunu doğuracak şekilde, vakıf mütevelli heyetinin, yönetim kurulunun tamamını veya bir kısmını herhangi bir zamanda Vakıflar Hakkında Tüzük Hükümlerinde gösterilen azil sebeplerinin oluşması halinde mahkemenin vereceği azil kararını beklemeden görevden alabileceğini öngören vakıf senedinin 9. maddesinin son fıkrasının tesciline hükmedilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.