HMK'nın 112/2. maddesi uyarınca, davacının asli talebi hakkında esastan red kararı verilmedikçe, fer'i talebi hakkında bir karar verilmemesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki katılma alacağı isteği bakımından davanın çözüm yerinin aile mahkemeleri olduğu, aile mahkemesi olmayan yerlerde ise, asliye hukuk mahkemelerinde davanın "aile mahkemesi" sıfatı ile görülüp karar bağlanması gerekeceği- Davacının diğer isteği ise TBK’nun 19. maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkin olduğundan bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yerinin HMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemeler olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulacağı, mahkemece her iki davanın birlikte asliye hukuk mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının doğru olmadığı- Aile mahkemesince, katkı payı alacağına hükmedilmesi durumunda hükmedilen katkı payı alacağı ile boşanma davasının kesinleşip kesinleşmediği, tenfiz edilip edilmediği de belirlenerek anılan dava sonucu hükmedilen alacaklar gözönüne alınarak, tasarrufların TBK’nun 19 maddesi gereğince iptale tabi olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ile boşanma davası ile tazminat ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
“Kayıt düzeltilmesi” davalarında husumet–
Ad üzerindeki hak şahsa sıkı sıkıya bağlı temel bir kişilik hakkı olduğundan, murisin nüfustaki isminin değiştirilmesi için dava açılamayacağı, bu nedenle mevcut davaya tespit davası gözüyle bakılarak yargılamaya devam edilmesinin gerektiği-
Dosya içerisindeki nüfus kayıt tablosu içeriğinden adının düzeltilmesi istenilenin 22.07.1990 doğumlu, davanın açıldığı 04.12.2008 günü itibariyle ergin ve medeni hakları kullanmaya ehil bulunduğu anlaşılmakla, adının düzeltilmesi davasını doğrudan kendisinin açması gerekirken, babasının böyle bir davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilmeden davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
3561 Sayılı Kanun’a dayalı olarak açılan kayyım atanması isteği-
Davanın, bir adet taşınmazda ortaklığın giderilmesi istemine ilişkin olduğu, paydaşlığın giderilmesi davalarının, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olduğu, mirasçılık belgesinde ve tapu kaydında baba adlarının farklı olduğunun belirlendiği, mahkemece bu husus üzerinde durularak adı geçen kişilerin aynı kişiler olup olmadığının belirlenmesinin, gerekirse tapuda isim düzeltilmesi için ilgilisine önel verilmesinin ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.