Somut olayda hüküm altına alınan depozito alacağına yönelik alacak likit olup, davalı itirazında haksız oluğundan, davalının itirazının iptaline karar verildiğine ve talep bulunduğuna göre depozito bedeli yönünden davacı yararına alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Açık olarak düzenlenmiş olan faturaların altlarına bedeli tahsil edilmiştir kaşesi vurulmuş olup, davalı şirketin ödeme savunması bulunmamakla birlikte, takip ve dava dayanağı faturaların bu yönden araştırılarak, kapalı fatura olduğunun anlaşılması halinde, fatura bedellerinin ödenmediği yönünde ispat yükünün davacıda olduğunun gözetilmesi gerektiği- Davacı taraf, davalı tarafından yurt dışından getirilen malların kendi antreposuna nakledildiğini, bu şekilde antreposuna konulan malların antrepo bedellerinden davalının sorumlu olduğunu bildirerek eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Davalı taraf ise, malların davacı antreposuna kendi istekleri ile nakdedilmediğini, gümrük idaresinin isteği doğrultusunda nakledildiğini, açılan ceza davasında beraata karar verildiğini, yargılama giderlerinden de kamunun sorumlu olduğunun hüküm altına alındığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş olup mahkemece konuya ilişkin ceza dava dosyası getirtilip, gümrük işlemleri kaçakçılığı işinden anlayan bir bilirkişinin de içinde bulunduğu heyetten, taraf ticari defterleri, tüm dosya kapsamı, ceza dava dosyası kapsamı ile gümrük işlemleri bağlamında davalının davacının talep ettiği antrepo bedelinden sorumlu olup olmadığı hususunda rapor alınıp, davalının sorumluluğunun bulunduğunun anlaşılması halinde, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı gözetilerek, davalının sorumlu olacağı miktara ilişkin rayiç değerlerin tespiti ile belirlenecek miktara göre sorumlu olacağı gözetilerek, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği Takip talebinde işlemiş temerrüt faizi istenilmiş olmasına ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 25 oranında faiz işletilmesi talep edilmiş bulunulmasına rağmen, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetilmeksizin, mahkemece asıl alacak ve bu asıl alacağa ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takipten sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm kurulması BK.’ nun 104/son maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Mahkemece bu yönün gözetilmemesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıkları Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik kısmi itirazın iptali istemi-
Kredi kartı borçları yönünden 5464 sayılı Kanun'un 26. maddesinde özel bir faiz düzenlemesi getirildiğinden, mahkemece, TBK'nun 88 ve 120. maddelerinin uygulanmasının hatalı olduğu-
Dava konusu miktar likit olmadığında alacak miktarının tespiti için yargılama yapılmasını gerektiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
Uyuşmazlık, kaçak elektrik tahakkukundan kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir...
Davacı şirket ile dava dışı şirket arasındaki organik bağ iddiası değerlendirilmesinde, davacı şirketin hisselerinin tamamının dava dışı şirkete devredildiği, adreslerinin aynı olduğu, kurucu ortağının ve faaliyet alanının aynı olduğu görülmekle iki şirket arasında organik bağ bulunduğu kanaatine varıldığı, hukuki ilişkin varlığını ispat yükü alacaklıda olduğundan alacaklının hukuki ilişkinin yani borcun varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu ve davada ispat yükünün davalı belediye üzerinde olduğunu, İçişleri Bakanlığı müfettişi tarafından düzenlenen tazmin raporunun tanık beyanları doğrultusunda hazırlandığı, raporda bilimsel veriler kullanılmadığı, şüpheden uzak, ikna edici somut tespitler bulunmadığı, dayanak ihalelerin feshine ilişkin herhangi bir mahkeme kararı yahut derdest dava bulunmadığı, aksine davalı Belediye ile davacı şirketin bahsi geçen ihalelere ilişkin olarak borç bakiyeleri konusunda mutabık kaldığı, davalı Belediye'nin dava konusu faturayı emanet olarak muhasebe işlemlerine kaydettiği, dava konusu ihaleye ilişkin olarak da ayrıca mutabık kalındığı anlaşılmakla, bu haliyle ihalenin geçerliğini koruduğu, hukuk sisteminde geçerliliğini koruyan ihaleye dayanarak zarar iddiasında bulunan belediyenin eldeki davada bu iddiasına yönelik olarak ispat vasıtalarını kullanmadığı, bu yönde bir talebi olmadığı, tazmin raporuna dayanarak davayı reddettiği görülmekle zarar iddiasını ispat edemediği, zararın oluştuğunun kabul edilmesi halinde dahi, bu zararın alacaktan takas suretiyle mahsup edilmesi hususunun Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve Türk Borçlar Kanunu takas mahsup hükümleri uyarınca gerçekleştirilmemiş olması nedenleriyle davanın kabulüne ve borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğundan davacının, kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar talebinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.