Eğitim personeli ile ilgili yazılı sözleşme yapılması hükmü değerlendirildiğinde bu sözleşmenin belirli süreli olmaktan çok asgari süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği- Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile özel öğretim kurumunu temsil eden kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesinin, en az bir takvim yılı süreli (Eğitim ve Öğretim yılı) olmak üzere yönetmelikteki esaslara göre yazılı olarak yapılması gerektiği- 5580 sayılı yasa döneminde eğitim elemanı ile yapılacak iş sözleşmesinin asgari süreli olduğunu ve ilk asgari süreli sözleşme düzenlenmesinden sonra, yeniden yapılmasının belirli süreli sayılmasını gerektirmediği gibi tekrar asgari sürenin kabul edilmediği- Eğitim ve öğretim başına asgari süreli sözleşme yapıldıktan sonra eğitim ve öğretim devam ettiği için belirli süreli iş sözleşmesi yapılması için esaslı ve yenilenmesi içinde objektif neden olmadığı sürece eğitim personeli ile yapılan ilk sözleşmenin asgari süreli olarak kabulü gerektiği-
İş Mahkemesi kararlarına dayalı olarak ödenen işçilik alacaklarının, müflis davalının iflas masasına kayıt ve kabulü istemi-
506 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın çakışması halinde; davacının önceden başlayan 1479 sayılı Yasa kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığına geçerlilik tanınacağı ve yaşlılık aylığı şartlarının buna göre değerlendirilmesi gerekeceği-
Asıl işveren davacının, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemi-
Alacak davası-
HUMK'nun 8.maddesine göre, malvarlığından doğan değer veya miktarı 400.000.000 TL'yi geçmeyen davalara Sulh Hukuk, daha fazlasına ise Asliye Hukuk Mahkemesi bakmakla görevlidir. Ancak, taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğuna göre bu gibi hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların (sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmış olsa bile) İş Mahkemelerinde görülmesinin gerekeceği-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine-
İİK’nun 72/5 maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının borçlu lehine hükme bağlanması halinde, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli yapıldığı anlaşılırsa, talep halinde borçlu lehine tazminata hükmedileceği-
Feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine-
Mahkemece, davacı işçiye, usulüne uygun olarak işyeri değişikliği ve işe davet yazısı bildirilmiş olmasına rağmen, işe başlamadığı, davete neden icabet etmediği ve en son mevsimlik çalışmaya katılmama sebebi konusunda herhangi bir delil ibraz etmediği, davacının çalışmalarının sürekli ve kesintisiz olarak devam eden nitelikte de bulunmadığı, daha önceki mevsimlik çalışmaların da yılın son aylarında sona erdiği dikkate alındığında baraj inşaatındaki işin bitmesinin davacının işten çıkarılması manasına gelmeyeceği; bu nedenle, feshin 4857 sayılı Kanunun 25/II-g maddesi hükümlerine uygun olduğu, kıdem ve ihbar tazminatı talepleri yasal dayanaktan yoksun olup, kıdem ve ihbar tazminatı istemleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.