İ.İ.K.’nın 89/III maddesi uyarınca menfi tespit davalarının maktu harca tabi olduğu-
Dava konusu senedin hem rakamla hem de yazıyla olan kısımlarında miktarının ''yirmi milyon'' olduğu, senedin tanzim tarihinde ''TL'' para birimi geçerli olduğundan, senedin ''TL'' üzerinden düzenlenmiş olduğu, 01.01.2005 tarihinde ''YTL'' para birimi uygulamasına geçilmiş ve para biriminden altı sıfır atıldığından dolayı takip tarihi itibarıyla senetteki miktardan altı sıfır atılması gerektiği için senedin takip tarihi itibarıyla miktarının 'YTL'' ye eşdeğer ''20'' TL olarak kabulü gerektiği  ve bu durumda mahkemece dava konusu senedin belirtilen bu miktara (20 TL) vade tarihinden itibaren hesaplanacak faizi de gözetilerek belirlenecek miktar üzerinden davanın reddine, bakiye kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Müteselsil kefile başvuru şartını düzenleyen 6098 sayılı Kanun'un 586 ncı maddesinin birinci fıkrası emredici bir hüküm niteliğini taşısa da, kamu düzenine ilişkin bir hüküm niteliğini taşımadığı- Davalı taraf istinaf yoluna başvurmadığından,  Bölge Adliye Mahkemesince taraflarca getirilme ilkesine ve aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Her emredici hükmün ihlâli hâlinde kamu düzenine aykırılık bulunduğundan söz edilemeyeceği- 
Dava konusu çekin ön yüzünde davacının el yazısı ile yazıldığı kendi kabulünde olan isim ve ''avalimdir'' ifadeleri ve ayrıca davacının TC kimlik numarası yazılı olduğundan; davalının keşideci şirket ile birlikte davacı aleyhine de takibe girişmesi haksız ise de kötüniyetli sayılamayacağından kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
İşlemiş faize faiz işletilerek ve takipte talep edilen faiz oranından fazla oranda faize hükmedilerek karar verilemeyeceği-
Dava konusu alacağın faturaya dayalı olup, likit, bir başka deyişle “hesap edilebilir, belirlenebilir” olduğu gözetilerek, İİK.’ nun 67/2. maddesi gereğince icra inkar tazminatına hükmolunması gerekirken, yazılı gerekçeyle bu yöndeki talebin reddine karar verilmiş olmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
6100 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilmelerinin mümkün olduğu, birleştirme kararı sonrasında her dava bağımsız karakterini koruduğu ve davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından, yalnızca birleşen davaların tahkikat aşaması birlikte yapılarak her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekeceği, bu itibarla, mahkemece davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen ''davaların bağımsızlığı prensibi'' uyarınca asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurmak gerekirken, tek bir hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
İcra takibine konulan bonodaki imzanın sahte atıldığı iddiasına dayalı menfi tespit davasında ispat külfetinin davalı alacaklı tarafta olduğu-
İtirazın iptali davasının reddi durumunda, talep eden borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için, icra takibinin haksızlığı yanında, ayrıca kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.