Mahkemece bilirkişi heyeti 2. ek raporun hükme esas alınarak raporda belirtildiği şekilde yüklenici tarafından 39 nolu hakedişten sonraki dönemde tesisat işleri adı altında imalat yapmadığından tesisat işleri talebinin reddi gerektiği değerlendirilmiş olup, ancak davalı-karşı davacı yüklenici tarafından 39 nolu hakediş düzenlendikten sonra ... tarihinde alınan ... D.İş sayılı tespit dosyasında bilirkişi tarafından 40 nolu hakediş olarak hesaplama yapıldığı belirtilerek yapılan imalatlar tespit edilmiş olup, bu imalatların arasında elektrik ve tesisat işlerinin yer aldığının görüldüğü- Davacı-karşı davalı kooperatife bu tespit raporu tebliğ edilmiş olup,, davacı-karşı davalı tarafça rapora, işlerin yapılmadığı yönünden itiraz edilmemiş olduğu- Yine bozmadan önce yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporuna da bu imalatlar yönünden itiraz edilmemiş olduğu; bu durumda elektrik ve tesisat işlerinin ... D.iş dosyası ile tespit edilip 39 nolu hakedişe girmeyen kısımlarının yapıldığının kabulünün gerekeceği-
Uzman bilirkişiler marifetiyle yerinde yeniden keşif yapılması, davalı parselinde yapılan inşaatın imara uygun olup olmadığının belirlenmesi, imara aykırı ise komşuluk hukuku açısından ve dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar muvacehesinde zarar doğup doğmadığının zarar var ise giderilmesi açısından alınması gerekli önlem ya da önlemlerin nedenlerden ibaret olduğunun saptanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, aboneliğin tesis edilmesini istediği, yapı kullanma izin belgesi (iskan) olmadığından abonelik tesisi mümkün değilse de, "çoğun için de azı da vardır" kuralı uyarınca 3194 sayılı İmar Kanunu'na eklenen Geçici Ek 11. maddesi uyarınca ve Aski Tarifeler Yönetmeliğinin 30/d ve 6.maddenin (h) bendi gereğince araştırma yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
Haklı bir neden olması halinde, TBK'nun 629. madde hükmü uyarınca, diğer ortaklardan her birinin ortağın yönetim yetkisini kaldırabileceği, davacı şirketin ortaklığın faaliyetlerini engellediği ve üzerine düşen edimleri yerine getirmediği, bu davranışlarıyla adi ortaklığın yükümlülüğünde olan işleri yapamaz hale geldiği savunmasında bulunan davalıların bu beyanı araştırılarak sonucuna göre karar verileceği-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak, üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan yapı inşaa eden kişinin kusurlu sayılamayacağı-
Mahkemenin, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağı-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-Taşınmazın kullanma biçiminin tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmesi, fiili bir kullanma biçiminin oluşması ve uzun süre paydaşların bu durumu benimsemeleri halinde kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen )bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunmasınnı, `akde vefa` kuralının yanında Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereği olduğu-
22. HD. 17.10.2018 T. E: 2017/15449, K: 22444-
Şehir planı ve mimari projeden doğan mali ve manevi hakların ihlali nedeniyle FSEK 68. maddesi uyarınca tazminat istemi-
Sözleşmede kararlaştırılan tazminatın süresiz uygulanamayacağı, maktu tazminatın tarafları bağlayacağı süre sözleşmedeki teslim süresinin, gecikilen sürenin uzunluğu, öngörülen tazminat miktarı, geçen süre içinde gerçekleşen enflasyon, fiyat artışları, döviz fiyatları ve faiz oranlarındaki artış ve eksilişler ve rayiçlere göre istenebilecek miktar ile maktu tazminatın ödenmeye devam edilmesi halinde arsa sahibinin elde edeceği miktarlar da gözönünde tutulmak suretiyle bu hususta bilirkişi görüşünden de yararlanılarak, sözleşmedeki miktarın en az 1 yıl süreyle mutlak bağlayıcı olacağı ve maktuen belirlenen miktar ile rayiçlere göre saptanacak miktar arasında en az bir misli fark bulunması gerektiği de dikkate alınarak hakkaniyete uygun biçimde hakim tarafından takdir edilmesi gerekeceği, hakim tarafından belirlenen makul süreden sonraki gecikme tazminatı miktarının da; taşınmazın mevkii, konumu, ülkenin ve inşaatın yapıldığı yerin sosyo ekonomik koşulları da gözönünde tutulmak suretiyle ve sözleşmede kararlaştırılmış gecikme tazminatı yokmuş gibi gecikme tazminatının en az mahalli piyasa rayiçlerine göre mahrum kalınan kira bedeli kadar olacağı ilkesine göre bilirkişiye hesaplattırılması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.