Davacının mernis kayıtlarına göre ikamet ettiği adresin olduğu bilinerek, daha öncesinde ise kayıtlı olduğu başka bir adresin olduğu ve Kuruma intikal eden işe giriş bildirgelerine göre de Kurum tarafından davacının adresinin bilinen adresi olmasına rağmen, davacının anne-babasının ikamet ettiği farklı bir adreste, “birlikte sakin babasına” şerhi ile yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu ve öğrenme tarihinden bir gün sonra açılan işbu davanın süresinde olduğu-
Sigortalılığın tespiti davasının, işyerinden ayrıldıktan sonraki yılın başından itibaren 10 yıl içinde açılmasının gerektiği, bu hak düşürücü süre aşılmışsa, açılan davanın reddedilmesinin gerekli olduğu, aksinin bozma nedeni olacağı-
Tarafı kim olursa olsun sözleşmelerde asgari ücret fiyat farkı ödenmesinin önüne geçen hükümler konulması veya birtakım gerekçelerle bunun önüne geçilmeye çalışılmasının asgari ücretin kamu düzeni niteliğiyle bağdaşmayacağı- Hizmet sözleşmesinde asgari ücret altında ödeme yapılmasına ilişkin hükümlerin yok hükmünde olduğu- Asgari ücretin altında yapılan ödemeye ihtirazi kayıt konulmadan kabul edildiği gerekçe gösterilerek bu konudaki talebin reddedilemeyeceği- Hizmet alım sözleşmesi kapsamında davalı yanca yapılan ödemelere asgari ücret fiyat farkının eklenmediği anlaşıldığından bilirkişi marifetiyle eski ve yeni brüt asgari ücret tutarları arasındaki fiyat farkının hesaplanması ile tespit edilecek miktar üzerinden asgari ücret fiyat farkı alacağına karar verilmesi gerektiği-
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir...
Dava, davacının 3201 sayılı Yasa kapsamında yurt dışı hizmetlerini borçlanma talebinin geçerli olduğunun tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir...
Kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davada, bedel talebine yönelik yemin metninin hazırlanması bakımından yemin teklif eden davacı tarafa kesin süre verilerek, yemin sorusu yeteri kadar açık bir şekilde tespit edip, karşı tarafın da yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesi sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
HUMK’ nun 193/3. (HMK.’nun 20/1.) maddesi uyarınca hak düşürücü süre, görevsizlik veya yetkisizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı-
Mahkemece dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin gerekeceği-
Hak düşürücü süre, zayi olan belgelerin tam olarak tespitinin yapıldığı tarihte başlayacağından, sürenin son gününün resmi tatile denk gelmesi nedeniyle davanın resmi tatili takip eden ilk iş günü ve süresinde açıldığı gözetilerek işin esasına girilip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacıların kardeşi olan davalının hileli davranışları nedeniyle dava konusu yerlerin temlikinin sağlandığı sonucuna varıldığından ve davacılar, hileyi aynı senenin yaz aylarında öğrendiklerini tanık beyanları ile kanıtladıklarından, bunun aksi davalı tarafça kanıtlanamadığından davanın süresinde açıldığı ve hile olgusunun da ispatlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.