4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen koca tarafından çocuğun annesi aleyhine açılan soybağının reddine-
Davanın, BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olup yazılı yargılama usulüne tabi olduğu, davacıya borcun doğumunun işlem tarihinden önce doğduğunu ispat imkanı verilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı vekilinin, ön inceleme duruşmasında davanın İİK.'nun 280 ila 282 maddeleri gereğince açıldığını beyan etmesine ve İİK'nun 284 üncü maddesi gereği tasarruf tarihinin üzerinden 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra davanın açıldığının anlaşılmasına göre " davanın süre aşımı nedeniyle reddine" dair verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemi-
Olağan genel kuruluda alınan, davacının kooperatif hakkında bir daha dava açmaması kaydıyla kooperatiften ihracının kaldırılmasına ilişkin şartın açıkça Anayasa'ya aykırı olduğu, bu şart davacıyı bağlamaz ise de anılan genel kurulda alınan davacının kooperatife üyeliği ile ilgili “ kooperatif aidatlarından doğan 3.950,00TL faiz borcunu, açmış olduğu davadan doğan kooperatife yüklenecek mahkeme ve avukatlık ücretinden mahsup edilmesine” ilişkin şartlı kararın davacıyı bağlamayacağı ve bu şartla üye kaydının bu davada elde edilmek istenen sonucu önlemeye matuf olabileceği ve şartlı üyelik kabulünün mümkün bulunmadığı da gözetilerek bu hususlardaki ihtilaf giderildikten sonra davacının talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken şartlı üyeliği tasdik eder mahiyette davanın konusuz kaldığından bahisle hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Yargılamanın yenilenmesi için gerekli başvuru süresinin en erken, ceza kovuşturması söz konusu olduğu durumlarda ceza mahkemesi, hukuk davası söz konusu olduğu hallerde ise, hukuk mahkemesi kararının kesinleştiği ve en son ise hilenin öğrenildiği (keşfolunduğu) tarihten itibaren başlayacağı-
Muris muvazaasına ilişkin açılan tapu iptal ve tescil davalarının herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceğinin gerek Yargıtay ve gerekse doktrince kabul edilen yerleşik içtihatlardan olduğu, bu isteğe bağlı açılan tazminat davalarında zamanaşımı süresinin başlama tarihinin ise iptal ve tescil isteme hakkının ortadan kalkacağı tarih olacağının da sabit olduğu-
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 303. maddesinin ikinci fıkrasının "...hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. " bölümünün Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptali kararı:
Banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkin davada, davacı tarafça davanın sadece A. Bank A.Ş'ye husumet yöneltilerek açılmış olup, yargılama sırasında TMSF vekili tarafından fer'i müdahil olmasına rağmen, TMSF'nin karar başlığında davalı olarak gösterilip, hükmedilen alacağın da davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmayıp, davalı banka ile TMSF'nin 5411 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca harçtan muaf bulunduğu-
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davası-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.