Tapuda kayıtlı taşınmazların, Medeni Yasa'nın 713. maddesi hükmüne göre zilyetlik nedenine dayalı olarak tescili mümkün olmadığı gibi, davacı şirketin 1984 yılında çekişmeli yere şantiye binası ve müştemilatını yapması, keşif günü itibariyle terk edilmiş olsa da halen bu tesislerin zeminde bulunması, taşınmaza toprak çekip dolgu yapma faaliyeti imar ve ihya faaliyeti, üzerine depo, yatakhane ve yemekhane gibi binalar yapmak suretiyle kullanılması ise taşınmazın ekonomik amacına uygun zilyetlik olarak kabul edilemeyeceği; parselin dava konusu edilen bölümünün Hazine'den; satın alınması için davacı şirket yetkilisinin yaptığı başvuru, davacı şirket tarafından taşınmaz mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğu ve taşınmazın malik sıfatıyla zilyet edilmediğinin kabulü anlamına geleceğinden davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Uyuşmazlık, elektrik şebekesi sistemi kapsamında inşaa edilen trafo tesisinin davalı şirketler tarafından devralınması nedeni ile alacak istemine ilişkindir...
Dava konusu gayrımenkulün davadan önce davalı müteveffa tarafından dava dışı şirkete satıldığı, borçlu ile 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan borçlunun veya 3.kişinin dava dilekçesinde yer almaması halinde yer almayan tarafa dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerektiği, tüm deliller değerlendirilerek 6183 Sayılı AATUHK'nun 27, 28, 29,30 ve 31 maddeler gereğince tasarrufun iptale tabi olup olmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte, ipotek 3. kişi tarafından verilmiş ise İİK. nun 149/b maddesi uyarınca hem asıl borçlu, hem de ipotek veren 3. kişi hakkında birlikte takip yapılması gerekir. Bir başka anlatımla ipotek veren 3.kişi ile asıl borçlu arasında mecburi takip ve dava arkadaşlığı vardır. Somut olayda kredi borçlusu hakkında takip yapılmamıştır. Taraf teşkilindeki bu eksiklik sonradan tamamlanamayacağı gibi, kamu düzeni ile ilişkili olduğundan, takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilecek durumda olup, mahkemenin bu yönü gözetmeden işin esasına girerek karar oluşturmasının bozmayı gerektireceği-
Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir...
Trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemi-
Somut olayda ödeme emirlerine ilişkin tebligatı alan ... 'in tebligat evrakında görünüş itibariyle on sekiz yaşından aşağı olmadığı kaydının yazılmadığı yine muhatap ile aynı çatı altında birlikte oturduklarına dair delil ve kaydın bulunmadığı anlaşıldığından davacıya yapılan tebligatın geçersiz olduğu-
Davacının tesbitini istediği çalışmaların bir kısmının 10.08.1983-01.11.1985 ve 15.11.1985-01.01.1988 tarihleri arasında geçtiği Mahkemeye 25.07.2001 tarihinde başvurduğu; bu döneme ilişkin hizmetin geçtiği yılın sonu olan, 15.11.1985 ve 31.12.1988 tarihinden dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği anlaşıldığından davacının aynı işyerinde bu tarihten sonra çalışmasını sürdürmesinin veya hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olamayacağı ve hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı-
Somut olay, 5237 sayılı Kanun'un "taksirle öldürme"yi düzenleyen 85 inci maddesinin kapsamına girdiğinden 2918 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği- Kazaya neden olan kişi hakkında ölümü nedeniyle bir ceza davasının açılmamış olmasının ceza zamanaşımının uygulanmasına engel olmadığı-
İhya davaları, TKK m. 547''de düzenlenen ek tasfiye niteliğinde olup, mahkemece davanın kabulü ile şirketin ihyasına (ek tasfiye) karar verilmesi durumunda aynı maddenin 2. fıkrası gereğince tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerekirken tasfiye memuru atanmamasının hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.