Somut olay, 5237 sayılı Kanun'un "taksirle öldürme"yi düzenleyen 85 inci maddesinin kapsamına girdiğinden 2918 sayılı Kanun'un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği- Kazaya neden olan kişi hakkında ölümü nedeniyle bir ceza davasının açılmamış olmasının ceza zamanaşımının uygulanmasına engel olmadığı-
Davalı A.B.'nin ..... Noterliğince düzenlenen 18.05.2005 tarihli ve .... yevmiye numaralı vekâletname ile taşınmaz alım ve satış işlemlerini yapmak üzere kardeşi olan davalı B.B.' yi vekil tayin ettiği, davalı B.B. tarafından anılan vekâletname kullanılarak yüklenici olan davalı A.B.' ye ait bağımsız bölümün 07.07.2007 tarihli harici satış sözleşmesiyle 110.000,00 TL satış bedeli karşılığında davacıya teslim edildiği, banka kaydına göre satış bedeli olarak 100.000,00 TL ödendiği, davalı B.B.' yin kalan 10.000,00 TL’nin çek aracılığıyla ödendiğini kabul ettiği, dava konusu bağımsız bölümün 10.11.2005 tarihinde kat irtifakı tesisi işlemi ile davalı A.B.adına tescil edildiği, ayrıca bağımsız bölüme ilişkin olarak davacı ile davalı A.B.arasında 06.06.2008 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği, 04.06.2009 tarihli azilname ile davalı B.B.' yin vekillik görevinden azledilmesi sonrasında davalı A.B.tarafından dava konusu bağımsız bölümün 28.05.2010 tarihinde davalı M.T' ye satış yoluyla devredildiği, tapu kaydında satış bedelinin 29.000,00 TL olarak gösterildiği ancak bu tutarın ödendiğinin ispatlanamadığı, ayrıca bilirkişi raporunda bağımsız bölümün değerinin 106.000,00 TL olarak belirlendiği, diğer taraftan davalı M.T. tarafından ..... 42. Noterliğince düzenlenen 11.06.2010 tarihli ve ..... yevmiye numaralı vekâletname ile dava konusu bağımsız bölümü dilediği kişiye dilediği bedel ve koşullarda satmak üzere davalı A.B.' yi vekil tayin ettiği, öte yandan davalı M.T.’nin ihtarname ile davacının bağımsız bölümü tahliye etmesini ve 8 aylık kira bedelini ödemesini talep etmesi üzerine davacının ihtarnameyle taşınmazın adına tescil edilmemesi hâlinde yasal haklarını kullanacağını ve tapu iptali ve tescil davası açacağını belirtmesi sonrasında davalı M.T. tarafından davacı aleyhine el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle  açılmamış sayılmasına dair verilen kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dava konusu bağımsız bölümde hâlen davacının oturduğu gibi davalı A.B. tarafından bağımsız bölümün satışı sonrasında emlak vergilerinin ödendiğine dair belge asıllarının sunulduğu, davalı M.T. hakkında düzenlenen 23.05.2017 tarihli emlak mükellefiyetine ilişkin belgede adres olarak davalı A.B.'nin kızının adresinin gösterildiği, yine  davacı tanığı A.K.'nin davalı A.B.'nin taşınmazı emaneten davalı M.T' ye devrettiğini ve karşılığında para almadığını bildiğini beyan ettiği-02.05.1996 tarihli vekâletnameyle taşınmaz satışı işlemi yapmak üzere vekil tayin edilen B.B. tarafından yüklenici olan davalı A.B.' ye ait bağımsız bölümün 07.07.2007 tarihli harici satış sözleşmesiyle 110.000,00 TL bedelle satılarak davacıya teslim edildiği ve davacının edimini yerine getirerek bedeli ödediği gözetildiğinde harici satış sözleşmesinin geçerli olduğu gibi davalıların diğer davalıya yapılan devrin muvazaalı olduğu yönündeki beyan ve açıklamaları davalı M.T. bakımından bir sonuç doğurmasa da adı geçen davalının iyiniyetli olmadığı, kendisine yapılan devrin muvazaalı olduğunun açıklanan deliller kapsamında davacı tarafça ispat edildiği-
Somut olayda davacının bu davadaki amacının, borçlu aleyhinde başlatılan icra takip dosyasındaki alacağının tahsiline yönelik olarak, muvazaalı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olduğu - Yargılama sonunda davaya konu edilen satış işleminin muvazaalı olduğunun kanıtlanması halinde davacının dava konusu maldan alacağın tahsili için yararlanabileceği - Ancak davacının bu hakkının ayni değil, şahsi sonuç doğuracağı, muvazaalı işlemin kanıtlanması durumunda tapunun iptaline değil, İİK'nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak, iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verileceği - Davada güdülen amaç da bu olduğundan, davacının karşılanması gereken bir alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, satış işleminin muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bu durumların gerçekleştiğinin anlaşılması halinde ise İİK'nun 283/1. maddesinin kıyasen uygulanmasıyla tapu iptal edilmeksizin davacının alacağını almasını sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilme yetkisi verilmesi yönünde hüküm kurulması gerektiği - Muvazaanın her türlü delil ile ispat edilebileceği - Davalıların kardeş olduğu, davalı X'in 5.10.2018 tarihli ESD araştırması incelendiğinde, ev hanımı olduğu gelirinin olmadığı, üzerine kayıtlı gayrimenkullerin ev ve işyeri olduğu, dava konusu edilen taşınmaza değinilmediği, taşınmazın devir tarihindeki değerinin 118.544,60 TL olmasına rağmen 6.000,00 TL'ye devredilmesi, davalıların kardeş olması sebebiyle davalının iyiniyetinin olmadığı, diğer davalının davacıdan mal kaçırmak amacıyla bu taşınmazı devrettiğini bilebilecek durumda olduğu ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları da göz önünde bulundurulduğunda, davacı tarafın muvazaa iddiasının ispat edildiği -
Tapu kaydında arsa niteliğinde olan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle mahkemece, hükmen tapu kaydı iptal edildiğine göre; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde ve Kanunun ilgili yönetmeliğinde belirtilen yönteme göre ve ayrıca 11/03/1983 tarih, 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17/04/1998 tarih ve 1996/3 E. - 1998/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararındaki ölçütler çerçevesinde; kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması olgusunun taşınmazın değerine olan olumlu ya da olumsuz etkilerinin, taşınmazın arsa niteliği dışında, bu hukuki niteliği yönünden de ayrıca tartışılması gerektiği- Tapu iptali tescil kararının kesinleştiği tarih yerine dava tarihine göre değer biçen yetersiz bilirkişi raporunun esas alınamayacağı-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan yaralanma sebebiyle maddi tazminat istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemi-
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirketin ilgili döneme ait defterlerinin sunulmamış olması karşısında, zarar iddiasının tespiti bakımından dosyada mevcut bilgi ve belgelerin bilirkişi incelemesine esas olacak yeterliliğe sahip olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre yeni bir bilirkişi raporu alınmasının gerekip gerekmediği-
İcra memurunun sorumluluğundan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, kaldırılmaması gereken hacizler için de müzekkere yazıldığı ve hacizlerin kaldırılmasını müteakip dava dışı borçlunun bir kısım taşınmazlarının satıldığı, diğer taşınmazlar üzerindeki hacizlerin ise ikinci sıraya düştüğü ve bu taşınmazların satışının talep edildiği anlaşılmakla, mahkemece tüm takip aşamaları, davacıya ait bir kısım taşınmazın cebri icra yoluyla satılarak satış bedelinin icra dosyasına yatırıldığı da gözetilerek davaya konu edilen gerçek zararın bilirkişi heyeti marifetiyle tespiti gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.