Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açıldığı, sonucunun tarafları açısından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alındığında çekişmeli yargı kapsamında kalan davalardan olduğu, bu nedenle 6100 s. HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarına bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Davanın tapu kaydında isim düzeltilmesi niteliğinde bulunduğundan ve bu tür davalarda mülkiyet nakline sebebiyet verilmemesi ve doğru sicil oluşturma ilkelerinin gözetilmesi gerektiğinden HMK hükümleri gereğince, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra, ilk olarak dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi; bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar vermek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, HMK'nin 320. ve devamı maddelerine göre ön inceleme duruşmasında yapılması gereken usul işlemleri tamamlandıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi ve bu aşamada iddianın esasının irdelenmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araştırma yapılarak, tanıkların dinlenmesiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Sigorta şirketi tarafından işyeri paket sigorta sözleşmesi nedeni ile ödenen tazminatın davalıdan rücuen tahsiline-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. ve 406. maddesi kapsamında vesayet altına alınma istemi-
Davacıların davalı kuruma bağlı Sinop Anadolu Öğretmen Lisesi'ne satıp teslim ettiği bulaşık makinesi ve döner ocağı bedellerinin ödenmemesi üzerine başlatılan takibe, itirazın iptaline-
Borçlunun kesinleşmiş bir ilamla ‘mirasçı sıfatının bulunmadığı’nın belirlenmiş olması halinde, diğer mirasçıların mirasçı sıfatı bulunmayan borçlunun borcundan dolayı müflise ait mallar üzerine konulan haczin kaldırılmasını isteyebilecekleri; nizasız kaza kararlarının şekli bakımından kesinleşmiş olsalar bile, maddi hukuk bakımından kesin hüküm teşkil etmedikleri–
Taşınmaz sayısı dikkate alındığında, davanın dava tarihi olan 05/05/2010 günü itibariyle 7.230.00 TL olan sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırı içerisinde kaldığını kabul etmek hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden dava dilekçesinin görev noktasından reddi gerekeceği-
Tapudaki kayıt düzeltimleri için öncelikle ilgili tapu müdürlüklerine başvuru yapılması gerekecek olup, Tapu Sicili Tüzüğü gereğince öncelikle tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedür izlenmeden doğrudan dava açılması halinde davanın usulden reddine karar verileceği-
TMK. mad.696 uyarınca kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaşın, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabileceği; hâkimin, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar vermesi gerektiği-- Aynen bölünmesine imkan bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşların, bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürdükleri takdirde hâkimin, hüküm vermeden önce re'sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar vermesi gerektiği-
Tasarrufa konu taşınmazın satış tarihinde belirlenen değeri gözetildiğinde, İİK'nın 278/2 maddesinde belirtilen edimler arasındaki aşırı fark olmadığı ve İİK'nun 280. madde kapsamında davalının, borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğu ispatlanamadığından, bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği- Haciz tutanağında borçlunun ev adresine gidildiği bu adreste oturduğu tesbit edildiği ancak adres kapalı olduğundan çilingirle girilmediği belirtildiğinden, bu zaptın İİK'nun 105 niteliğinde bir belge olduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında tasarrufa konu malın üçüncü kişi tarafından devredilmesi halinde, davacı alacaklının davayı bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği veya devredilen şahısları davaya dahil edip etmeyeceği belirlenmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.