3. HD. 08.03.2016 T. E: 2015/5915, K: 3365-
Kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerektiği- İhtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükünün, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşeceği- Adi ortaklıkta yazılı sözleşmenin, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracı olduğu-  Davacı besi çiftliğinin de ortaklığa dahil olduğunu usulüne uygun yasal delillerle kanıtlayamadığından ve uyuşmazlığın miktarı itibari ile, davalı tarafın açık muvaffakatı bulunmaması nedeni ile tanık dinlenilmesi de mümkün olmadığından dinlenilen bu tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı; davacının besi çiftliğinin de adi ortaklığa dahil olduğu iddiasını (HMK 200) yazılı delille ispat edemediği kabul edilerek, davacıya, iddiasını ispat zımnında, davalıya yemin teklif etme hakkının kullandırılması gerektiği- Adi ortaklık tasfiye usulü- Taraflar arasında kasap dükkanı işletmesinde geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalının yönetici ortak olduğu, adi ortaklığın belli bir süre devam ettiği anlaşılmakta olup öncelikle yönetici ortak olan davalıdan, kasap dükkanına ilişkin ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve ortaklıkla ilgili tüm belge ve faturaların ibrazı ile ortaklıkla ilgili hesap listesinin istenilmesi, ortakların gerek tasfiye şekli gerekse hesap listesi üzerinde uyuştukları ve uyuşamadıkları noktaların saptanması, uyuşamadıkları noktalarda tarafların delil ve karşı delillerinin sorulup toplanması, yönetici ortağın hesap listesi vermemesi durumunda hesap vermekten kaçındığının kabul edilmesi, taraf iddia ve delilleri değerlendirilerek, işletmeye ait bilançolar ve işletmenin kapasitesi dikkate alınarak, adi ortaklığın sonlandığı tarihi itibariyle malvarlığının tesbit edilmesi, adi ortaklığa ait olduğu halde dava tarihinden önce satılan taşınmazların ve taşınırların satış bedellerinin de adi ortaklığın malvarlığı içinde olduğu hususu gözetilmesi gerektiği- Davacının besi çiftliğine ilişkin adi ortaklığı ispat etmesi durumunda, kasap dükkanı işletmesine ilişkin tasfiye şeklinin besi çiftliğine ilişkin tasfiyede de aynı ilkeler uygulanarak çözümlenmesi gerektiği- Tarafların kiracı oldukları işletme için peştamaliye (devir bedeli) belirlenmesi ve bu bedel için davacı yararına hüküm tesis edilmiş ise de, mülga 6570 s. K. mad. 16 uyarınca yasaklanan bu bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davacı talebini ıslah dilekçesi ile yükseltiği bedel aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Fiilen sona eren adi ortaklık için yapılan giderin davalı ortaktan tahsili için dava açılması talebinde, ortaklığın fesih ve tasfiyesi isteğinin de bulunduğunun kabulünün gerekeceği, zira, bu durumun, usul ekonomisi ilkesine de uygun düşeceği-
Davalı bankanın öncelikle kefalet nedeniyle borçlusu olan dava dışı şirket hakkında takip yaparak, borçlu şirketin adi ortaklıktaki tasfiye payını haciz etmesi ve adi ortaklığın tasfiyesini sağlayarak alacağını alması gerekirken, dava dışı şirketler Ortak Girişim hesabındaki davacıya temlik edilen davalı bankadaki paranın, ortak girişim ortağı olan dava dışı şirketin kefaleti sebebiyle alacağına mahsup etmesinin yasaya uygun olmadığı-
3. HD. 12.04.2016 T. E: 2015/12965, K: 5644-
Adi ortaklığı oluşturan şirketlerden birisi olan borçlu şirketin borcundan dolayı, adi ortaklığın istihkak alacağı üzerine haciz konulamayacağı-
3. HD. 26.04.2016 T. E: 2015/14554, K: 6557-
Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 s. TBK.’nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin karına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklılarının, borçlu ortağın şirketteki kar payını İİK.nun 89. maddesine göre haczettirebilecekleri, ayıca, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczinin mümkün olduğu (6098 s. TBK. mad. 638)-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.03.2000-31.12.2009 tarihleri arasında davalılar nezdinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemi ilişkin eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı-
Senedin tâlili halinde isbat yükünün senedi tâlil eden tarafa düşeceği (yer değiştireceği)–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.