İcra ve İflas hukuku sistemimize göre kural olarak alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının, borcun ödenmemesi hâlinde öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğu- Önce rehne müracaat zorunluluğunun; borçlunun malvarlığı gereksiz azaltılmasını engellemek ve takip borçlusunun diğer alacaklılarını korumak amaçlarına hizmet ettiği- Rehin alacaklısının isterse bir alacak davası açabileceği, ancak bu durumda elde edilen ilam ile yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapabileceği- İcra ve İflas Kanunu sistemimizde alacaklı tarafından aynı borçlu aleyhine, aynı alacaktan dolayı tek takip yapılması asıl olup, “tahsilde tekerrür" kaydı içerse bile aynı anda iki takip yapılabileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı- Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla borçlu aleyhine hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılması menfaatler dengesini bozacağı gibi takip ekonomisine de aykırı olacağı- Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılması hâlinde borçlu şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurarak aleyhine başlatılan ikinci takibin iptalini isteyebileceği ve bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup, süresiz şikâyete tabi olduğu- Rehinle teminat altına alınmış ve ayrıca kambiyo senedine de bağlanmış alacağın tahsili amacıyla, borçlu aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile aynı anda ve sıra gözetilmeksizin hem rehnin paraya çevrilmesi yolu ile, hem de kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı-
Geçit hakkı kurulması istenen davalarda leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tümünün davada yer almasının zorunlu olduğu-
Hakimin iki tarafın talepleriyle bağlı olması sebebiyle, talepten fazla yada farklı bir karara hükmedemeyeceği-
İİK'nun 'ilam mahiyetini haiz belgeler' başlıklı 38. maddesinde; 'icra dairesindeki kefaletlerin, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olacağı ve bu kefaletlerin müteselsil kefalet hükmünde olduğu' düzenlemesinin yer almakta olduğu- Müşterek imza ile temsil edilen şirkette tek yetkilinin şirket adına tek başına icra kefili olmasına ve şirkete icra emri gönderilmesine yasal imkan olmadığı-
Mahkemece, İİK. 150/ı maddesi uyarınca hesap katına itiraz edildiğinden takip tarihi itibariyle icra dosyasında bulunan uzlaşma tutanağı, ipotek akit tabloları, hesap kat ihtarnamesi, hesap özeti, kredi sözleşmeleri, borçluların hesap kat ihtarnamesine itirazı birlikte değerlendirilip gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak sureti ile şikayete konu alacağın İİK'nun 68/b maddesi kapsamında ispatlanıp ispatlanmadığının değerlendirilmesi gerekirken, yargılama sırasında sunulan uzlaşma tutanağının esas alınarak hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı ipoteğin, kesin borç ipoteği (karz ipoteği) olup HGK.nun 27.03.1971 tarih 1969/ İc.-İf. Esas, 542 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere ilam niteliğinde olduğu, bu takibe ilişkin itiraz ve şikayetler hakkında ilamlı takibe ilişkin hükümlerin uygulanacağı, takipte istenen faizin oranının fahiş olduğuna ilişkin borçlu şikayetinin, ilama aykırılık nedenine dayalı olduğundan HGK.nun 21.06.2000 tarih ve 2000/12-102 sayılı kararında da belirtildiği üzere süreye tabi olmadığı-
HGK. 28.05.2019 T. E: 2017/23-850 , K: 626-
Takip dayanağı araç rehin sözleşmesi incelendiğinde, 1512 s. Noterlik K. mad. 84 vd. 'düzenleme şeklinde' yapılmadığı, aynı yasanın 90. maddesine göre 'onaylama' biçiminde yapıldığı yani sadece imzaların noterce onaylandığı anlaşıldığından, mahkemece icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İpotek akit tablosunda bir «vade» ve «faiz» öngörülmemiş olması hali-nde, alacaklının gönderdiği ihtarnamenin borçluya tebliğ edildiği tarihte alacağın muacal olacağı ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin «ticari» olmaması halinde, alacaklının % 30 faiz isteyebileceği—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.