Dahili davalılar adına çıkartılan dahili dava dilekçeleri ve duruşma gününü bildirir davetiyeler, Tebligat Kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiş ise de; muhatapların adreste ne sebeple bulunmadığı açıklanmadığı, komşu imzası veya imzadan imtina ettiğine ilişkin açıklama da alınmadığından yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı- Bozma kararından sonra yeniden yapılan yargılamada adı geçen kişilerin belirtilen bu adreslerine Tebligat Kanunu 35.maddesine göre tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemeyeceği gibi, adı geçen kişilerin mernis adresleri de tespit edilmiş olmasına rağmen belirlenen adreslerine tebligat çıkarılmadan ve Tebligat Kanunu 21.maddesine 6099 sayılı Kanunla eklenen ek fıkra uyarınca işlem yapılmaksızın Tebligat Kanunu 35.maddesine göre yapılan geçersiz tebligatlara dayanılarak yargılamaya devam edilemeyeceği-
Ortaklığın giderilmesi davalarında taşınmazın müşterek mülkiyete tabi olması halinde payın satışına karar verilemeyeceği -
Davaya konu taşınmaz halen davacının tasarrufunda olup sebepsiz zenginleşme olgusu henüz gerçekleşmediğinden, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının -temyiz eden davalılar yönünden- reddi gerektiği-
Miras taksim mukavelesi niteliğindeki belge ile muristen kalan taşınmazları paylaşan mirasçıların sonradan aynı taşınmazların ortaklığının giderilmesini isteyemecekleri -
İcra mahkemesi kararlarının maddi hukuk açısından kesin hüküm teşkil etmez ise de, takip hukuku yönünden diğer icra mahkemeleri için bağlayıcı oldukları-
Borçlu ortağın alacaklısının icra hakimliğinden İcra İflas Kanunu’nun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği-
İntifadan menin, dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetileceği ve yemin dahil her türlü delil ile ispatlanacağı- Davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması hallerinin bu kuralın istisnası olduğu-
Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda bozma kararında gösterilen yol izlenmemiş, taşınmazın muhtesat ile birlikte satılmasından doğan ek gelir hesaplanmış, bu bedele davacının payı oranlanmış, bulunan miktar da davalılara payları oranında dağıtılmış, her davalının ödemesi gereken bedel bu şekilde hesaplanmış olmasının hatalı olduğu
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip herbir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkını kullanmasının M.K. 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağı, kötüye kullanılan bu hakkın kanunen himaye görmeyeceği, bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekeceği, savunmanın tevsiinin bu gibi durumlarda söz konusu olmayacağı, davanın bu bakımdan reddi gerekeceği-
Türk Medeni Kanununun 477. maddesi gereğince kayyım atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması nedeni ile kayyımlık kararının kaldırılması istemi-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.