Yapının yıkımının aşırı zarara yol açması arazi sahibinin de malzeme ile ilgili tazminat miktarını ödeyemeyecek durumda olması halinde arazi maliki arsanın mülkiyetinin, bedeli karşılığı malzeme malikine geçirilmesini isteyebileceği-
Kat malikleri kurulu kararı ile yetki verilmiş ise, yöneticinin sadece 634 Sayılı Yasa hükmünden kaynaklanan davaları açabileceği, yüklenicinin yapımını yüklendiği inşaattaki ayıplı ve eksik işlerin giderilmesi için yüklenici hakkında dava açılmasını sağlamak amacıyla görevlendirilen yönetici ya da yönetim kuruluna kat maliklerinin temsil yetkisi vermiş sayılacaklarının kabulüne hukuksal olanak olmadığı, site yönetiminin veya yönetim adına dava açan yöneticinin bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, bu şekilde açılan bir davada, yöneticinin aynı apartmanda kat maliki bulunması halinde, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesinden hareketle, eksik ve ayıplı işlerden doğan zarardan yöneticinin apartmandaki payı oranında dava hakkının bulunduğunun kabulü gerektiğinden dava açan sitesi yöneticisi Z. B.’in, kat maliklerinden olup olmadığı, kat maliklerinden ise, bağımsız bölümü arsa sahibinden mi satın aldığı, arsa sahibinden kaynaklı edinmiş ise yükleniciye karşı talebi yönünden arsa sahibinden arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı hakları ayrıca temlik alıp almadığı üzerinde durularak, oluşacak sonuca göre talep hakkının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı da tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacıda dahil bütün mirasçıların miras payları oranında sorumlu olacakları, ne var ki, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacının ve davalıların miras paylarının dikkate alınmadığı anlaşıldığından, mahkemece, aracın dava tarihi itibariyle tespit edilen değeri olan 1.200,00-TL'nin %50 katkı oranı ile çarpılması sonucu bulunan 600,00-TL katkı payı alacağının davalıların her birinin 1/4'er miras payının olduğu da gözetilerek davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Tapu kayıtlarının oluşumundaki illilik prensibi karşısında mülkiyet hakkının illetini teşkil eden nedenin varlığına ya da yokluğuna delâlet edemeyeceği; değişik ifadeyle, ihalenin feshi isteklerinin reddedilmiş olması keyfiyetinin, temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmayacağı-
Tapuda isim ve soyadı tashihi davasında, mahkemece bozmaya uyularak davacılara dava dışı “Mustuk C.lı” terekesine mümessil tayin edilip ve davaya onun huzuruyla devam edilmesi gereği yönünde karar alındığı ancak davacıların mümessil tayini davası red edilerek kararın kesinleştiği, bu durumda terekeye mümessil tayin edilmeden verilen kararda, bu sebeple direnilmesinin yerinde olduğu-
Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği-
Davanın Af Kanunu'na göre yapılan tescile itiraza ilişkin olduğu, davanın açıklanan bu niteliğine göre inceleme görevinin aile mahkemesine ait olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğu, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetileceği-
Evlilik ölümle veya boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin “aile konutuna” sağladığı korumanın sona ereceği ve rıza alınmadan yapılan tasarruf işleminin yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanacağı-
Usul hukukumuzda dahili dava müessesesi bulunmayıp, HUMK'nun 49-52 nci maddeleri (6100 S.HMK.md.61 vd.) uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dava açıldıktan sonra ihbar ya da dahili dava dilekçesi ile davada taraf sıfatını kazanamayacağı gibi, ıslah yoluyla dahi davada taraf değişikliğinin olanaklı bulunmadığı ve husumetin mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği gözetilmeden hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan ve davada taraf sıfatı taşımayan dahili davalı konumundaki şirket hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tescil isteğinin, iptal isteğini de içereceği, bunun yanı sıra bu tür istekler hakkındaki davada husumetin kayıt maliki ya da ölü ise mirasçılarına yöneltilmesi zaruretinin olacağı, hal böyle olunca;olayda husumette yanılgının değil, noksanlığın olduğu gözetilerek kayıt malikinin ölmüş ise mirasçılarının dahili dava ya da teşmil-i dava yoluyla davada yer almalarının sağlanması,ondan sonra işin esasının iptal isteğini de içerecek şekilde incelenip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.