Kira alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeniyle tahliye isteminde, davalı ticari şirket olup basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğundan kiralananın kullanıma uygun halde teslim edilmediğine ilişkin savunmaların icra yargılamasında dinlenemeyeceği-
Davalı borçlu tarafından banka hesabına ödemeler açıklamalı yapılmış olup yapılan bu ödemelerin önceki aylara ait kira bedelinden mahsubunun mümkün olmadığı, bu nedenle davacı alacaklının takip talebine konu ettiği aylara ilişkin ödemelerin bulunup bulunmadığı.ödemesi bulunan aylar için ise takip talebinde talep edilen miktarlar ile sınırlı kalmak üzere kira alacağı hesaplanması gerekirken kira ilişkisinin başından itibaren ödenmesi gereken kira alacağından ödenen kira bedellerinin mahsubu ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar sözleşme serbestisi çerçevesinde üzerinde ipotek yükü olan bir taşınmazın satışı konusunda anlaştıkları, bu satışla ipoteğin, üçüncü kişi ipoteği hâline gelmiş olan taşınmazdaki bu yük dışında davalının borçtan şahsi sorumluluğunun davacı tarafından üstlenildiğine dair bir anlaşmanın bulunmadığı, resmî senette yer alan “ipoteğin tüm hukuki vecibeleriyle taşınmazın bu bedelle satışının kabul edildiği” yönündeki açıklamanın borçtan şahsen sorumlu olmayan malikin haklarına ilişkin yukarıda anılan hükümlerini ortadan kaldırmayacağı, bu açıklamada geçen “ipoteğin hukuki vecibesi”, aksi kararlaştırılmadıkça, taşınmazın satışına katlanmak olduğu ve bu yükümlülüğe katlanan kişinin TMK.’nin 884. maddesiyle öngörülen haklara sahip olduğu, bu açıklama yazılmamış olsa dahi; tıpkı davalının ipotekle teminat altına alınan kredi borcundan şahsen sorumluluğunun devam etmesi gibi, davacının satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipoteğin neticelerine katlanma yükümlülüğünün değişmeyeceği, üstelik davalının kendisinin satın aldığı bedelle aynı satış bedeli üzerinden taşınmazı davacıya sattığı ve bedelin tamamını da aldığı, ayrıca düzenlenmiş bir şahsi sorumluluk anlaşmasının bulunmadığı, bunun yanı sıra; ipotek alacaklısı bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte davacıyı da taraf olarak göstermesi kanundan doğan zorunlu takip arkadaşlığının gereği olduğu ve sonucu değiştirmediği; davacının, kredi borcunu şahsen üstlenmediğini ileri sürdüğüne, davalı da aksini ispatlayamadığına göre borçluya ait koşullar çerçevesinde borcu alacaklıya ödeyen ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldıran davacının kanun gereği alacaklının haklarına halef olduğunun ve ödediği bedeli davalıya rücu edebileceğinin kabulünün gerektiği-
İİK m.361 hükmünün, ilamlı veya ilamsız tüm icra takiplerinde, her ne sebeple olursa olsun, borçludan fazla para tahsil edilen ya da yanlış kişiye yapılan ödeme durumlarında uygulama yeri ve alanı bulunan, özel bir hüküm olduğu - İcra müdürü, dayanağı ve şekli ne olursa olsun, girişilmiş bir icra takibinde, borçludan tahsil edilen paranın, tahsili gerekenden daha fazla olduğunun (veya yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğunun) hesap sonucunda belirlediği durumlarda, cebri icra gücünü kullanarak, fazla tahsilatı borçluya geri vereceği - Şu halde İİK'nın 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için " icra dairesince yanlışlıkla ödenen bir paranın " mevcut olması gerekeceği - Takibin durdurulması isteminin kabul edilmiş olmasının borçlu tarafından yapılan ödemeyi hükümsüz kılmayacağı - Aksi halde her iptal kararı verilen icra dosyasından ödenen paraların iadesi talep edilerek icra dosyasının hiçbir zaman infaz edilememesi, sürekli açık kalması sonucunu doğuracağını - Bu durumda İİK'nun 361. maddesinin uygulama yeri bulmayacağı - Anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemelerde açılacak istirdat davasında tartışılması gerekeceği-
Borçlu ticari emtiasının tamamını üçüncü kişiye devretmiş olup, alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı iş yeri devri yapıldığının kabulü gerekeceği-
Dava konusu kredinin faizinin ‘fahiş’ olup olmadığı hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken bir konu olduğu, HUMK m. 275 uyarınca bu gibi durumlarda bilirkişi dinlenemeyeceği-
“Borca itiraz”ın bir “dava” olmadığı, bu nedenle,borca itiraz dilekçesinde,dava dilekçesindeki kayıtların bulunması gerekmediği;borçlunun dilekçesinde alacaklının isminin yanlış yazılmış olmasının,aynı dilekçede takip dosya numarası doğru olarak belirtilmiş olduğundan önem taşımadığı-
3. HD. 05.11.2018 T. E: 2017/1043, K: 11002-
Borçlu menfi tespit davası açmış olup, ayrıca takip dayanağı bono hakkında dava dışı lehtar ile alacaklı hakkında sahtecilik suçu kapsamında kamu davası bulunduğu; bu durumda HMK'nun 209/1. maddesi uyarınca, anılan konuda bir karar verilinceye kadar, senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı, icra takibinin bu madde doğrultusunda durdurulması gerekirken, istemin imza itirazı olarak vasıflandırılıp, imza incelemesi yapılarak İİK'nun 170/3. maddesi gereğince sonuca gidilmesi doğru değil ise de, sonuçta takibin durdurulması kararı verildiğinden, sonucu doğru mahkeme kararının onanması yoluna gidildiği-
Nafaka yükümlülüğü doğmadan yapılan ödemelerin nafaka borcundan mahsup edilemeyeceği- Mahkemece nafaka takdirine ilişkin ara kararından önce yapılan ödemelerin takibe konu alacaktan mahsup edilmeksizin hesaplanacak borç miktarı ile ilgili itirazın kaldırılması talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.