İtirazın iptali davalarında borçlu, icra takibinde yaptığı itiraz sebepleri ile bağlı olmayıp yeni itiraz sebepleri de ileri sürebilir. Kira ödemelerine ilişkin olarak banka dekontlarındaki ödeme miktarları ile ait olduğu belirtilen ayların kira miktarları arasında tam bir uyum bulunmadığından bu konuda taraflar isticvap edilerek açıklayıcı bilgi alınmalı; yapılan fazla ödeme varsa dava konusu aylara mahsup edilmelidir. Davalının süresinde olmayan ve takas def’ini içeren cevap dilekçesine karşı davacı, savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğunu öne sürmediğine; davalı icra takibine itirazında da depozitonun takas edildiğini açıkça bildirdiğine göre, bu savunmanın üzerinde durulması gerekeceği-
Somut olayda hasar talebi maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklansa da, zararda suç teşkil eden eylemin TCK’nun 179. maddesinde öngörülen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturduğu ve takibe bağlı alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresinin bu maddede öngörülen suç nedeniyle sekiz yıl olduğu, ceza zamanaşımı süresi dolmadığından davanın da zamanaşımına uğramadığı, mahkemece zamanaşımına ilişkin kurallar yerine hak düşürücü süreye ilişkin açıklamalar yapılmak suretiyle esasa yönelik olarak karar verilmiş olması doğru değil ise de; ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alındığında netice olarak esas yönünden inceleme yapılmasının doğru olduğu- Somut olay bakımından itiraz ile takip durduğundan zamanaşımı süresinin de durmuş olduğunun kabulünün gerektiği, eş söyleyişle borçlunun itirazı ile itirazın iptali davası arasında iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinin kabulü ile alacaklıya tanınan bir yıllık hak düşürücü sürede itirazın iptali dava açma hakkını ortadan kaldırdığından bu süre içinde zamanaşımının işlemeyeceğinden direnme kararının bu gerekçelerle uygun bulunmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüş ise de Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Borçlunun “tahrifat iddiası”na dayalı itirazının “borca itiraz” niteliğinde olduğu-
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, dayanak çekin keşide tarihi itibariyle borçlu şirketin çift imza ile temsil olunduğu, takip dayanağı çek üzerinde tek imza bulunduğunu belirterek takibin iptalini istediği, bu haliyle borçlunun başvurusu borca itiraz niteliğinde olup, anılan itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca; itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı-
İcra dairesinin yetkisizliğine karar verilmesinden sonra, dosyanın gönderildiği icra dairesince borçlu vekiline ödeme emri tebliğ edildikten sonra, borçlu asile de ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine, borçluya ikinci kez itiraz hakkı tanınmış olacağı-
Takip dayanağı bononun keşidecisi olan gerçek kişinin, aynı zamanda lehtar olan şirketin yetkilisi olmasının “alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi” durumunu ortaya koymayacağı, düzenlenen senedin geçerliliğini sürdüreceği-
Mahkemece verilmiş bir durdurma kararı bulunmadığı gibi borca itirazın ise yine İİK.'nun 168/5. maddesi uyarınca örnek 10 ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde ileri sürülmediği, borçlu aleyhine İİK.'nun 169/a m. gereğince tazminata hükmedilemeyeceği-
Ticari vekilin müvekkilini kambiyo taahhüdü altına sokabilmesi için, bu konuda kendisine açıkça yetki verilmiş olması gerektiği- Vekaletnamede çek düzenleme yetkisinin bulunmasına rağmen kambiyo senedi ya da bono tanzim etme yetkisinin bulunmayan kimsenin, şirket ortaklar kurulu kararı ile verilmiş şirketi borçlandırma yetkisi de bulunmadığından, ticari vekil olarak kabulü gerekip, imzaladığı bono nedeniyle şirketin sorumlu tutulamayacağı-
Her ne kadar davalı yargılama aşamasında ödeme belgesi ibraz etmemiş ise de ödeme belgesi borcu sona erdiren özelliği nedeniyle yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden davalının temyiz dilekçesine ekli 29/01/2015 tarihli 15.000,00 TL bedelli ödeme belgesi ile ilgili taraf beyanları alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Alacaklı tarafından bir adet bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun, takip dayanağı bonoyu şirketi temsilen imzaladığını, şahsi sorumluluğunun bulunmadığını belirterek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu davada, sorumluluk doğması için keşidecinin atacağı tek imza yeterli olup, bononun ön yüzündeki ikinci imzanın atılması zorunluluğu olmadığından şirket kaşesi dışına atılan imza aval olarak değerlendirileceği- İtiraz eden ve adı geçen şirket yetkilisi olan borçlunun kaşe dışında, açıkta herhangi bir imzası da bulunmadığından, kaşe üzerine atılan imzaların şahsı adına değil, şirketi temsilen atıldığı ve şirketi borç altına soktuğu kabul edilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.