Spor federasyonlarının organ ve kurullarının, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olarak ihtar, kınama, para cezası, küme düşürme, hak mahrumiyeti, ligden ihraç, tescil iptali, üyeliğin askıya alınması ve üyelikten ihraç gibi bunun yanı sıra sporun yönetilmesine yönelik statü, talimat ve benzeri hukuki düzenlemeleri, müsabakaların icrasına, tatiline, ertelenmesine gibi verdikleri tüm kararlarına karşı sadece zorunlu tahkim yoluna gidilebileceği- Zorunlu Tahkim Kurullarının kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı istinaf, temyiz, karar düzeltme gibi kanun yollarına başvurulamayacağı, bu kararların hukuka aykırı olduğu iddiasıyla tespit, iptal ve tazminat davası açılması mümkün olmadığı- Kulüp, sporcu, teknik adam, sağlık personeli, menajer ve maç organizatörü gibi sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları transfer, geçici transfer, menajerlik, hizmet, vekalet ve maç organizatörlüğü gibi tüm sözleşmelerden kaynaklanan alacak iddia ve talepleri ile mali haklar, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olmadığından bu kapsam dışında olacağı- Bu çerçevedeki uyuşmazlıklar ya yargı mercileri nezdinde dava yoluyla ya da tarafların tercihine göre, karşılıklı yazılı mutabakatları ile yargı denetimine tabi olmak üzere spor federasyonlarının kurulları önünde de çözülebileceği-
Taraflar arasında yargılaması devam eden 2013/227 esas sayılı dava dosyasında, 19.12.2012 tanzim tarihli Emlak Görme Sözleşmesine dayanılarak davalının komisyon bedeli ( "cezai şartın" ) ödenmesi yönünde açmış olduğu alacak davası bulunduğu, davacının iş bu dosyamızda ise,ilgili “ Emlak Görme Sözleşmesinin “ geçersizliği ve hükümsüzlüğünü talep ettiği dolayısıyla tarafların her iki davada da dayandığı sözleşmenin aynı olması nedeni ile eldeki davayı etkileyebilecek nitelikte bulunduğu anlaşıldığından dava dosyalarının birleştirilerek yargılamanın sürdürülmesi gerekirken  mahkemece, davacının tespit davası açmada HMK 106 maddesi gereğince hukuksal yararı bulunmadığından HMK 114/1-h maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Yedek anahtarın davalı-kiracıda kalmasının, araç tesliminin usulüne uygun olmadığı anlamına gelmeyeceği, kira sözleşmesinde “yedek anahtar” ile ilgili bir hüküm de yer almadığından, mahkemece davanın kabulü gerektiği-
Davacının belirsiz alacak davasının bir türü olan kısmi eda külli tespit talepli olarak dava açtığı, bilirkişi raporundan sonra belirlenen alacakları tamamlama dilekçesi ile belirli hale getirdiği, talepler belirli hale getirilerek tamamlanabilir dava şartı olan hukuki yarar gerçekleştiğinden, mahkemece yapılacak işin, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı talepleri hakkında esastan karar vermek olduğu, mahkemece, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının belirsiz alacak davası açılamayacağı, davacının hukuki menfaati bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kar mahrumiyeti alacağına, sözleşmenin fesih tarihi ile sona erme tarihi arasındaki dönem için hesaplanan miktar üzerinden karar verilmiş ise de, süre olarak yapılan bu değerlendirmenin doğru olmayıp davacının o bölgede başka bir bayiliği ne kadar süre içinde tesis edebileceği saptanıp bu süre için kar mahrumiyeti alacağının hesaplanması gerektiği- Hesaplanan cezai şart tutarının dava tarihi itibariyle TL karşılığının 150.143,14 TL olduğu, davalı şirketin 2012 yılı itibariyle öz varlığının 1.234.709,00 TL olduğu, hesaplanan cezai şartın davalının ekonomik mahvına neden olmayacağı değerlendirerek mahkemece bu değerlendirmeye aykırı şekilde bilirkişi raporunda hesaplanan 105.445,00 USD cezai şart alacağından davalı şirketin ekonomik mahvına sebebiyet verebileceği gerekçesiyle ½ oranında indirim yapılarak davacı yararına 52.722,25 USD cezai şart alacağına hükmolunmasının hukuka aykırı olacağı-
Elektrik tüketim borcunu süresinde ödemeyen müşterilere temerrüt faizi uygulanmaması, sadece gecikme zammı tatbik edilmesi, borcunu süresinde ödemeyen müşterilerden alacağın tahsili için yasal yola başvurulduğunda; başvurma tarihine kadar gecikme zammı uygulanması ve yasal yollara başvurulurken elektrik borcu ile gecikme zammı toplamı üzerinden temerrüt faizi talep edilmesi; eldeki işlerde de bu şekilde işlem yapılması kabul edilmiş olduğundan gecikme zammı ile birlikte temerrüt faizi de talep edilip edilmeyeceği konusu açıklığa kavuşturulmuş, bu konuda artık bir yoruma gerek kalmadığı- "Elektrik tüketim bedellerinin süresinde ödenmemesi nedeniyle tahakkuk ettirilen gecikme zammı ile birlikte temerrüt faizi de istenip istenemiyeceği" konusunda şimdilik içtihatların birleştirilmesine karar verilmesine gerek olmadığı-
Davacı aynı dönem kira alacağının tahsili için açtığı davanın yargılaması sonucunda görevsizlik kararı verilmiş olduğu ancak hükmün taraflara tebliğ edilmeyerek verilen görevsizlik kararının kesinleşmediği anlaşıldığından halen derdest nitelikte olan Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyası ile zamanaşımı kesilmiş olup, zamanaşımının kesilmesi halinde daha önce işleyen zamanaşımı süresi silinmiş ve yeni bir zamanaşımı süresi başlamış olacağından davacının daha önce açmış olduğu dava nedeniyle zamanaşımı süresi kesilmiş ve son davaya ilişkin dava tarihi itibariyle yeniden başlayan zamanaşımı süresi henüz dolmamış olduğundan mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davanın açıldığı anda tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti dahil yargılama giderleri konusunda bir karar verilmesi gerekirken, dava reddedildiğinden bahisle yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
Davalının rakip firma ürünlerini satın almamayı, tanıtımını üstlenmemeyi sözleşme ile kabul ettiği halde, sözleşmeyi ihlal ederek rakip ürünleri satışa arz ettiği, reklam ürünlerini kullandığı, bu suretle sözleşme hükümlerini ihlal ettiği için karşılıksız katkı payını iade etmesi ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesi gerektiği-
Mahkemece davacı tarafından yapılan 100.000,00 TL ödemenin davacı tarafça keşide edilen ihtarnamenin tebliğinden sonra ihtarda belirtilen on günlük sürenin sona erdiği tarih olan 20.08.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, hükme karşı davalı tarafın temyiz müracaatında bulunduğundan faize ilişkin kazanılmış hak da gözetilerek, tahsiline karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.