Taşınmaz maliki üçüncü kişinin -alacaklıya karşı- sorumluluğunun, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile taşınmazın satılması ile sona ereceği, aldığı “rehin açığı belgesi”ne dayanarak, alacaklının taşınmaz maliki hakkında takipte bulunamayacağı-
Tasarrufun iptali davasında, uygulamada özellikle kambiyo senedine dayalı icra takiplerinde, alacağını borçlusundan tahsil edememiş alacaklılar tarafından açılan tasarrufun iptali davalarında, icra takibi bonoya dayanıyorsa -kural olarak- borcun bononun tanzim tarihinde, çeke dayanıyorsa çekin 'keşide tarihinde' değil, çekin bankaya/takas odasına ibraz edildiği tarihte doğmuş olduğunun kabul edildiği-
Uyuşmazlık; somut olayda alacaklı tarafından borçlular aleyhine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı icra takibine ve kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine konu borcun aynı borç ilişkisinden kaynaklanması karşısında 2004 sayılı Kanun’un 45 ve 167 nci maddeleri uyarınca ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilâmlı icra takibinin iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinden vazgeçilerek (dönülerek), haciz veya iflas yollarından birine dayalı olarak takip yapılamayacağı-
Kesin veya geçici aciz belgesi bulunmadığından bahisle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmişse de, takip dosyasından haczedilen 435 adet yem çuvalının diğer hacizde yerinde bulunamadığının tespit edildiği, keza, davacı alacaklı vekilince temyiz dilekçesi ekinde sunulan haciz tutanağında da borçluya ait adreslerde yapılan hacizlerde haczi kabil mal bulunamadığının saptandığı görüldüğünden, bu belgenin İİK. mad. 105/2 kapsamında düzenle­nen "geçici aciz vesikası" hükmünde olduğunun ve İİK. mad. 277 uyarınca alacaklıya iptal davasını açma hakkını verdiğinin kabulü gerektiği-
Davalı yanca açılan davanın zaman aşımına uğradığı iddia edilmiş ise de, davaya konu kredinin 31/01/2013 ve 12/02/2014 tarihli kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerin tahsiline ilişkin olduğu, kredinin ödenmemesi üzerine hesabın 26/03/2014 tarihinde kat edildiği, 2014 yılı içerisinde alacağın tahsiline yönelik olarak takip yapıldığı, takip sonucu ipotekli taşınmazların alacağa mahsuben 02/07/2015 tarihinde satışının gerçekleştirildiği, rehin açığı belgesi alındığı, eldeki davanın ise 12/09/2017 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davalı yanın iddia ettiği 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı-
«Rehin açığı belgesi»nin, «ilâm niteliğindeki belge»lerden olmadığı–
Taşınmazın limitin altında satılması halinde limite kadar olan aradaki fark yönünden ipotek veren hakkında rehin açığı belgesi verilebileceği ve bu miktarlar için de mallarının haczine gidilebileceği- İİK'nun 152. maddesi hükmünde alacaklıya, satışın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde olması kaydı ile kolaylık sağlandığı, istediği takdirde yürütmekte olduğu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasından icra emri düzenletmeden hacizler yaparak alacağını tahsil edebileceği gibi anılan maddenin 3. fıkrasında açıkça belirtildiği üzere haciz yolu ile bir başka takip dosyasında takip başlatması ve icra veya davalıya ödeme emri gönderilmeden takibe devam edebileceği-
Kefil, kefalet limiti ve kendi temerrütünün hukuki sonuçları ile kredi borçlusunun borcundan sorumlu olduğu- Davacı banka, davalı hakkında rehin açığı belgesine dayalı olarak icra takibi başlatmış ise de, rehin açığı belgesinin alacak miktarının tamamını göstermeyeceği- Mahkemece davalı hakkında başlatılan icra takibinin başladığı icra takip tarihi itibariyle bankanın kredi alacağı konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla saptanması gerektiği- İtirazın iptaline karar verilmesi halinde, hangi icra dosyasına yapılan itirazın iptal edildiğinin açıkça dosya numarası belirtilerek yazılması gerektiği-
Kredi kartı ve taşıt kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi- Ödeme, borcu sona erdiren işlem niteliğinde olduğundan, her aşamada nazara alınabileceği- Mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi de verilerek davacının tüm ödeme iddialarını karşılar, tereddütten uzak biçimde düzenlenmiş bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.