Davacı ile davalı dava konusu senedin kısmen gübre satışı, kısmen de verilen borç para karşılığı düzenlendiği konusunda ittifak etmişlerdir. Bu durumda taraflar senedin ihdas nedeni hakkında birleşmiş olduklarından, ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği, başka bir deyimle davacının iddiasını kanıtlamakla yükümlü olacağı-
Dava, ilk derece mahkemesinde görülürken davacının öldüğü; davacı vekilinin veraset ilamı ve veraset ilamındaki mirasçılardan vekaletname almadan, bir dilekçe vererek müvekkilinin öldüğü, davaya davacının eşi adına devam edeceğini bildirdiği, ilk derece mahkemesince davacının veraset ilamı ve vekaletnamesinin getirilmeden yargılamaya devam olunduğu, bu durumda, istinaf mahkemesince HMK’nun 114/1-d,e maddelerinde yazılı dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek; ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekirken, işin esasına yönelik karar verilmesinin doğru olmadığı-
"Takip konusu edilen çeklerin rıza hilafına elden çıktığı ve keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı" iddialarına dayalı menfi tespit davasında, davalı savunmasında "çekler üzerinde grafolojik inceleme yapılmasını" istemiş; taraf vekilleri de İcra Mahkemesinde yapılan incelemeyi kabul ettiklerine dair bir beyanda bulunmamış olduklarından, mahkemece çekler üzerinde usulüne uygun biçimde imza incelemesi yapılması gerekeceği-
Genel kredi sözleşmesinin aslının davalı banka tarafından ibraz edilememesi nedeniyle mahkemece menfi tespit davası kabul edilmişse de, kredinin davacı tarafa ödenmiş olması halinde genel kredi sözleşmesinin aslı olmasa da davacının borçtan sorumlu olacağı-
Bonodaki ciranta imzasının cirantaya ait olmadığının bilirkişi raporu ile saptanıp, davalı bononun yetkili hamili sayılamayacağı ve hak sahibi olamayacağından davacının menfi tespit davasının kabulüne, davacının icra takibine konu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verileceği-
Yargılamaya konu prim alacağı 1997 ila 1998 devresinde tahakkuk ettirilmiş ve gecikme zammının bu tarih itibariyle başlatılmış olması karşısında, anılan devrede yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi uyarınca, kurum alacaklarının tahsilinde gözetilecek zamanaşımı süresinin 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca 5 yıl olarak belirlenmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz isteminin reddi kararına gerekçe olarak kabul edilen ihtiyati tedbir kararı, çekin keşidecisinin lehtara karşı açmış menfi tespit davası sırasında verilmiş olup, söz konusu tedbir kararının ancak davanın taraflarını bağlayacağı-
Davanın, çeke dayalı icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, dava dilekçesinde hem çekten dolayı hem de çeke dayalı takipten dolayı menfi tespit talebine yer verildiği, dava konusu çekte tahrifat yapıldığı iddia edilmiş olup, tahrifattan önceki keşide tarihi gözetildiğinde çekin süresinde bankaya ibraz edilmediği dosya içeriğinden anlaşıldığından, somut olayda kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş ise de, çeke ciro yolu ile hamil olan davalının, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.'nun 818/1.-m maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanan aynı kanunun 732. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak talebinde bulunabileceği hususu mahkemece değerlendirilmeden eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Senede karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delille ispatlanması gerektiği, bonoların sebebinin talil edilmediği, davacı tarafından yazılı belge ibraz edilmediği belirtilerek ispat edilemeyen davanın mahkemece reddine karar verilmesinin gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.